38. Bölüm Damla Sakızı

20.4K 1.1K 130
                                    

"Bizim mahallede ne insanlar var üzerinde elbiseleri yok, burada da ne elbiseler var içlerinde insan yok."

Vay be nede güzel söyledi pembe Reis. Yatakta bağdaç kurmuş son ses Cennet Mahallesi izliyordum. Gizem şuan burada olsa o sözün aslında Mevlana'ya ait olduğunu söyler bana bir kültür dersi daha verirdi. Şahsen benim için bu söz Pembe demek.

Fakirliğin yeni yeni dibine vurduğum dönemlerdi. Televizyonda cennet mahallesini görmüştüm. Tekrar ilk o zaman gülmüştüm. Başta benden daha çulsuz olmaları hoşuma gitmişti. Sonra sonra anladım ki asıl bu diziyi sevme nedenim bana yeni hayatımda mutlu olabileceğimi öğretmesiydi. Parasız pulsuz mutluluk olurmuş, ben onlar sayesinde öğrendim.

Eskiden yeni bir elbise satın aldığımda yada babam bana eşi benzeri olmayan marka birşey aldığında gülerdi yüzüm sadece. Sonradan öğrendimki eşi benzeri olmayan tek şey gerçek sevgiymiş. Para ile satın alınan hediyelerle süslenen ,tatlı sözlerle sunulan sevgileri gerçek sanırdım. Oysa sadece bir bakış bir gülücük yada bir sarılma yeterliymiş. Sevginin en güçlü hali çulsuz oluyormuş. Kazanacak hiçbirşeyi olmadan sevmek. Nedensizce sevmek..

Birini gerçekten sevmenin ne demek olduğunu Ferhat'tan öğrendim mesela. Asla bıkmadı usanmadı bekledi Sultan'ı. Ben olsam vazgeçerdim. Ama o geçmedi defalarca oturdu aynı masaya evlenme umuduyla. Bir adamın bir kadını ne kadar sevebileceğini gösterdi.

Aile bağının ne demek olduğunu bana Sultan öğretti. Yaptığı onca kötülüğe rağmen birkez olsun kızmadı annesine. Ne yaşanırsa yaşansın aynı evde mutlu bir şekilde yaşamayı becerebildiler. Ferhat 'a aşıktı belki ama ailesini asla ikinci plana atmadı. Ne yardan geçti ne serden. Kimseyi kırmadan herşeye sahip olmayı bildi.

Deli gibi kavga ettiler. Birbirlerini yediler belki ama birileri onlara sırt çevirdiğinde birbirlerinden destek almasını bildiler. Pembe için bile olsa biz buradayız koruruz dediler.

Belkide bu dizinin bende yerinin bu kadar büyük olmasının nedeni Pembe'yi bu kadar sevmeleri. O zamanlar bu kadın bile affediliyor seviliyor ise benim için umut var diye düşünmüştüm.

Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok ,Nice elbiseler gördüm içinde insan yok...

Ne doğru bir söz değil mi? İnsan lüks içinde yüzerken anlamıyor ama bizim değerimizi belirleyen şeyler giyindiklerimiz malesef. Bir yere gittiğinizde siz farkında olmadan bir etiket oluşturuyorlar. Üzerinizdeki kıyafet elinizdeki telefon altınızdaki araba. Hepsi birleşip ne kadar saygıyı hak ettiğinizi belirliyor, etrafınızdakilerde size ona göre davranıyor. Taktığınız ufacık bir küpe bile sizi süzen insanların zihninde kasa sesi çıkarıyor. Sanki insanların üzerinde görünmez bir fiyat etiketi var ve karakteri iç güzelliği bu etiketi hiç etkilemiyor.

Ben hep aynı benim. Zenginkende buydum , şimdide aynıyım. Değişmedim. Ama insanların bana tavırları değişti. Eski arkadaşlarımdan bi tanesi bile kötü zamanımda bana destek olmadı. Neden? Çünkü cüzdanım onlar kadar kabarık değildi. Sadece rakamlara değer verdiklerinden pnların dünyasında maneviyatın pek önemi yoktu. Biliyorum çünkü zamanında bende onlardan biriydim.

İnsanlar benden birşey alabileceklerini bildikleri zaman benimle takılıp dost oldular. Arzuladıkları şeyler gittiğinde bende değersizleştim. Etiketim sıfırlandı.

O zamanlar yanımda sadece Özgür vardı. Tabi birde Esin. Bu yüzden benim için değerleri bambaşka.

"Ela, açıkmadın mı?"

Televizyonun sesini biraz daha artırıp Anıl'ın sesini duymamaya çalıştım.

"Duymazdan geleceğim. Orada kimse yok. Odamın kapısında bir seksen altı boyunda yakışıklı mı yakışıklı sevimli mi sevimli bir adam gamzeleri solmuş beni beklemiyor." Kulaklarımı tıkayıp Anıl'ın sesini duymazdan geldim. Vicdanım Anıl'ın bunu hak etmediğini söylüyor, kapıyı açıp dışarı çıkmam için bana baskı yapıyordu.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now