56. Bölüm Baklavalı Şeftalili düşler

12.6K 609 90
                                    




"Ela iyi misin?"

Elim karnımda camdan dışarı bakıyordum. Aklımda sayısız soru olduğundan arkamdan yaklaşan Esin'i fark etmemiştim. Romantik olmak sandığım kadar kolay değilmiş. Birine süpriz yapmak için uzun süre uğraşmak gerekiyormuş. Bunca zamandır sırıtan anın zevkini çıkaran kişi ben olduğumdan farkına varamamıştım.Küçücük bir hediyenin bile arkasında uzun uğraşlar derin düşünceler varmış. .Ya beğenmezse, ya istediği gibi olmazsa, ya hoşuna gitmezse...

Anıl olmak sandığım kadar kolay değimiş. Bir Anıl kolay yetişmiyormuş anlayacağınız. Şimdi etrafımdaki herkesin neden sevgilime yerel Romeo dediğini anlıyordum. Bunca zamandır kıymetini bildiğimi sandığım sevdiceğimin doğru düzgün değerini görmemişim.

"Ela sana sesleniyorum. Hala ağrın var mı?"

Esin'in omzuma dokunması ile yerimde sıçradım. Camdan dışarı boş boş bakmaya kendimi aşırı kaptırmıştım. Attığım çığlık onuda benim kadar korkutmuştu. Korkuyla odanın diğer ucuna kaçmıştı.

"Ne bağırıyorsun ? Ben sadece midenin durumunu merak etmiştim. Hala kramp giriyor mu?"

"Daha iyiyim."

Elimi mideme bastırıp karnımı ovuşturdum. Düne göre gerçekten daha iyi sayılırdım. Yani yaptığım saçmalıktan sonra...

"Kim dedi sana ye diye onca peçeteyi, ya bağırakların tıkansaydı? Kafayı mı yedin?"

Yüzümü buruşturup camdan dışarı baktım. Aklımda Anıl'ın korku ile bana bakan yüzü canlandıkça yaptığım saçmalığı hatırladıkça daha çok utanıyor kendimi çatıdan atmak istiyordum.

******* Geçmişe Bakış**********

"Ela ne oldu?"

Barın girişinde kollarımı bacaklarımı iki yana ayırmış Anıl'ın içeri girmesine engel olmaya çalışıyordum. Neden böyle davrandığımdan habersiz sevdiceğim saf saf bana bakıyordu. Elleri yaralanıp yaralanmadığımı anlamak için tekrar beni yoklamaya başlamıştı. Davranışlarıma mantıklı bir sebep bulamadığından olacak kafamdan yaralanıp yaralanmadığıma bakıyordu. Bildiğiniz iki adet peçeteyi saklayacağım derken deli damgası yemek üzereydim.

"Ne var orada? Neyi görmemi istemiyorsun?"

"Ne olacak canım, hiçbirşey?" Arkamdaki manzaraya bakmak isteyen Anıl endişelenmeme neden olmuştu. Boyum kısa olmasa da Anıl karşısında yeterli bir cüssem yoktu.Omzumdan bakması yerdeki peçeteleri görmesine yetmişti. Biraz daha dikkatli bakarsa şayet üstündeki yazılarıda görebilirdi. İşte ecel terleri dökmeme neden olan şeyde tam olarak buydu.

Mükemmel bir süpriz bulamamış olsamda elimde sahip olduğum bir kozum vardı. Romantik bir ortamda sevdiceğimin gözlerinin içine bakacak ona kalbimden geçenleri anlatacaktım. Onu en az onun beni sevdiği kadar sevdiğimi özel bir şekilde söylemek istiyordum. Bu benim sahip olduğum son koz, romantk olduğumu kanıtlayabileceğim son şanstı. Şansımı peçeteler arasında kaybetmek istemiyordum.

"Anıl nereye bakıyorsun, bana bak." Ellerimi hızla yanaklarına uzatıp yüzünü kendime çektim. Gözleri korkuyla kocaman açılmış neredeyse yerinden çıkmıştı.

"Elllaaa!"

Yüzünü aşırı sıktığımdan olacak ki dudakları buruşmuş adımı doğru düzgün mırıldanamamıştı. Gözlerini kırpıştırıyor saf saf bana bakıyordu. "Efendim Anıl?"

"Orada ne var?"

"Birşey yok Anıl. Bana odaklan. Kırılıyorum bak." Yüzünü biraz daha kendime çekip korkutucu bir şekilde sırıttım. Ecel terleri döküyor belli etmemeye çalışıyordum. Bir an omzumun üstünden arkaya kanıtlara bakmış korkudan bildiğiniz titremiştim.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now