68. Bölüm Sayılmaz... Bu sayılmaz...

7.7K 446 19
                                    

"ELA!"

Bazen bazı şeyler için ne kadar uğraşırsanız uğraşın tüm emekleriniz boşa gider. Tüm çabalarınız başarıya ulaşmak için çabalamanız bir işe yaramaz.

"Ela iyi misin ?"

Kafanızda kurduğunuz mükemmel seneryo sadece bir hayalden ibaret kalır. Altın vuruşu yapacağınıza inanan kalbiniz ince ince herşeyi kuran beyniniz dona kalır kontrolünüzü yitirirsiniz. Başarısız bir bilardo oyuncusu olduğunuzu daha ilk dakikadan yanlış topu deliğe tıkarak kanıtlarsınız.

"Ne oldu sana?"

Filmlerde herşey mükemmel bir ahenkle işlenir. Yaşanacak her olayın bir sırası bir zamanı vardır. Başrol kızın esas oğlanla karşılaşmasından tutunda filmin bittiğini anladığınız yazıların akışına kadar herşey bir düzenle ilerler.

Gerçek hayat tesadüflerden, beklenmeyen sürprizlerden ibarettir. Oysa filmler öyle mi? Bir filmde her bir replik önceden belirlenmiştir. Esas oğlanlar bu yüzden bu kadar etkileyici esas kızlar yine aynı sebepten bu kadar karşı konulmazdır.

"Ne bu halin? Cevap versene?"

Siz hiç bir filmde iki aşığın tanışıp aşık olup süslü ayrılıklar yaşamadan damara vurmadan mutlu okduğunu gördünüz mü? Şans eseri sürekli karşılaşan oğlan ve kızı izlerken tesadüfün bu kadarıda ballı baba dediğiniz olmadı mı? Aşkını tüm dünyaya haykıran mükemmel karakterlerin bunu hiç sıradan bir ortamda romantik sayılamayacak bir şekilde yaptığını duydunuz mu?

"ELA!"

"Ela Ela... Ne var?" Oturduğum ahşap koltuktan ani bir sinirle ayağa fırladım. Ancak o zaman nerede ne halde oluğumu hayıtlamayı başarabilmiştim.

"Kalkma Ela, kurşun eridi sayılır."

"Emredersiniz Asiye Hanım."

Ne olduğunu anlmayan ve dış görünüşümü sorgulayan Esin etrafımı saran mahalleli kadınları incelerken ben bıyık altı kıs kıs gülen Özgür'e inat tüm sakinliğimle düşünmekle meşguldüm.

"Biri burada neler olduğunu bana açıllayabilir mi? "

"Ela'ya altın günü kadınları ile toplandık kurşun döküyoruz. Kötü şansı çıksın diye."

Özgür'ün cevabını Esin'in saf bakışlarını görmezden duymazdan gelip dizimin üzerinde duran çamurlu ellerime baktım. Her yerime yapışık çimler yemekte benimde bir parça emeğim olsun demiş, utancıma utanç katmıştı . Saçlarımdan akan su damlaları , yanağıma yapışık buklelerim , tepemde beyaz bir çarşaf aşırı tuhaf bir halde durduğuma emindim.

"Yağmurda yağmıyor, neden sırılsıklamsın sen? "

"Yağmurdan değil o. Aşktan..." Kendimi aşağılayan bakışlarımı hızla koltukta beni kızdırmakla meşgul Özgür'e diktim. Kılıç keskinliğinde bakışlarım devamı gelmesin derken içten içe ahlayıp vahlamakla meşguldüm.

"Ela sırlsıklam aşık olduğundan aşkını Anıl'a ilan etmenin en romantik yolu olarak..."

Kurşunu dönmeye kalkan mahalleli benim yüzümden yanmaktan son anda kurtulmuştu. Çamurlu tırnaklarım kızıl saçlı dostumu pençelemek için havaya kalkmış utancım beynimin bir köşesinde büzüşüp yerini sinire bırakmıştı.

Filmlerde başrol kız aşkını ilan ettikten sonra esas romantizm başlar, yüm seyircileri heyecanlandıran mutlu eden sahneler onlar olurdu. Hiçbir kurgulama karakter sevdiğini bağırdıkdan sonra kurşun döktüeüp en yakın arkadaşını kuşbaşı doğramak suretiyle karakolluk olmazdı.

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now