57. Bölüm Anlaşma

10K 577 34
                                    

Geçen böüm şeftalinin ne olduğunu anlamayan arkadaşlar olmuş bende dedim ki sözle söylemek olmaz. Yukarıdaki resim çok hoşuma gitti koyayım dedim. Bebişler çok tatlı oluyorlar böyle tam ısırmalık olmuşlar...

"23,22,21,20,19..." Gözlerim kırmızı trafik ışığına odaklı sesli bir şekilde yeşile ne kadar kaldığını sayıyordum. "15, 14,13..." Yüzüm asık bir şekilde yerimde kıpırdandım. Aşırı rahatsız hissediyordum. Uyuz sekreterin arabasında arkada Arif ile Bayram ile sıkış sıkış seyahat etmek için ne suç işlediğimi düşünmekle meşguldüm. Ben her sabah olduğu gibi paşa paşa otobüsüme binmeye razıydım. Topallaya topallaya arka sıralara geçmem yeterliydi. Vatan kurtaran silahsörlerden biri bana mutlaka yer verirdi. O zaman burada olduğumdan bin kat rahat olurdum. Uyuşan kollarımı kucağıma alıp yerimde huysuzca kımıldandım. Oturduğum yerde gerçekten ama gerçekten rahatsızdım.

Hep sapşal hareketleri yüzünden küçümsediğim Arif ile Bayram'ın bu kadar iri olduğunu ancak koyniş koyniş oturunca fark etmiştim.

"Rahat değil misin Kleopatra?"

Adımı söylemekten çoktan vazgeçmiştim. Böyle bir durumda lakabımdan kurtulmak için çabalamayacak sessizliğimi korumayı seçicektim. Rahat etmem için çabalayan Bayram neredeyse yüzü cama yapışıcak şekilde kenara kaymış yine melek gibi bir karakteri olduğunu bana kanıtlamıştı. Başımı hızla diğer yöne Arif'e çevirip kısık gözlerle ona baktım. Yerinden zerre kaymamış aksine beni Bayram'a doğru ittirip dahada yayılmıştı.

"Boşuna bakma bana öyle, kürdan gibisin. O koltuk çok bile sana."

"Kabil işte ne olacak." Tüm gücümle Arif'i ittirmeye çalışmış aksine Bayram'ın yüzünün izini cama çıkartmayı başarmıştım.Boğulmamak adına çırpınan Bayram kibarlıktan ödün vermemiş gıkı çıkmadan camı açıp bedeninin bir kısmını dışarı çıkartmayı seçmişti.

"Neden arkaya oturduğum yetmiyormuş gibi birde ortaya oturuyorum?"

"Öne yanıma gelmek ister miydin?"

Yüzüm buruşmuş tüylerim diken diken olmuştu. "İğğğğğrenç." Dikiz aynasından bana bakan uyuz sekretere midemi bulandırdığını belli etmek adına dilimi dışarı çıkartıp gösterdim. Düşüncesi bile beni sinirlendirmeye yetmişti. Önde oturan Esin halinden aşırı memnun görünüyordu.

Emniyet kemeri izin verdiği ölçüde öne eğilip yandan yandan Esin'e baktım. Gözlerini kaçırmış cam tarafına doğru kaymıştı. Başımı yana çevirmemle uyuz sekreterin bana sırıtan gıcık yüzünü göz kırpışını görmem bir olmuştu. Başımı iki yana sallayıp hızla geri çekildim. Yokluğumu fırsat bilen Bayram başını camdan içeri sokmuş ani gelen benim gazabıma uğramıştı. O elleri alnında kafa attığım için inlerken Arif  kemerimi sıkılaştırdı.

"Ne şimdi bu?"

"Çocuk emniyet kemeri, özel durumlar için."

"Çocuk mu var karşında, ne bu tedbir. Bana birşey olmaz merak etme."

"Ben etrafındakiler için endişeliyim." Uyuz sekreterin uzattığı soğuk içeceği alıp Bayram'ın  kafasına dayadı. " Bende vurdum kafamı." Dudaklarımı büzmüştüm. Atif'ten ilgi göremeyeceğimin farkındaydım. Uyuz sekreterden zaten birşey beklemiyordum. Bayram'ı de sürede çürüğe çıkartmayı becermiştim. Binerken ayağına basmış, camdan dışarı itikleye itikleye bir hal olmuştum. Son golü kafamla atmıştım. Çarptığım yerin moraracağına emindim. Geriye beni koruyabilecek tek kişi kalıyordu, Esin. Benim için endişeleniyor olmalıydı ama sesi çıkmıyordu.

"Şişmeye başladı bile baksana. Sende baya kalın kafalıymışsın Ela. Sana hiçbir şey olmadı." Ağzım bir karış açık Esin'e bakıyordum. Her zamanki gibi benimle ilgilenmesi beni şımartması gerekirdi. Karşıma geçmiş benimle dalga geçiyordu. Elimi hızla başımın arkasına koyup yüzüme yalandan bir acı yerleştirdim "Benimkide acıyor, benim durumum daha kötü."

Taş Kalpli Barbie ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now