⭐Denizin Mavisi ⭐

7.1K 742 432
                                    


Bölüm geciktiği için kusura bakmayın. Ancak başıma gelenleri bilenleriniz vardır. Yazdığım 2 bölüm telefonum bozulunca silindi. Bir kopyası da yoktu üstelik. Hikayemden alıntılar, kesitler falan... Ne varsa gitti. Moralim bozuldu doğal olarak. Ama pes etmedim ve bu bölümü tekrardan yazdım. Üstelik daha bile güzel oldu :)) Umarım siz de seversiniz ve beklemenize değmiştir. Üniversite kaydımı yaptırmak için Konya'ya gideceğim. Döndükten sonra yeni bölümü yazmaya başlayacağım *-*

Şimdilik keyifli okumalar!

11.Bölüm ✍

Fotoğrafta Deniz vardı... Deniz mavisi gözlerine ulaşan bir samimiyetle ve tüm dişlerini göstererek gülüyordu. Daha önce onda görmediğim türde, gerçek bir gülüştü bu. Ve kollarının altına alıp sarıldığı kız... O da aynı şekilde gülüyordu. Sanki dünyada hiç kötülük yokmuş gibi, tüm renkler maviymiş gibi gülüyorlardı. Onların o anki mutluluğu, sanki fotoğraftan çıkıp gelecekmiş gibi canlıydı.

Boğazımda anlam veremediğim bir yumruyla fotoğrafa bakmaya devam ettim.

Sevgilisi miydi?

Bunu düşününce o yumrunun büyüdüğünü ve göğüskafesimin tam ortasına oturduğunu hissettim. Öyle olsa bile bana neydi ki? Doğruyu söylemek gerekirse, kız çok güzeldi ve Deniz'le yakışıyorlardı da. Uzun, dalgalı kumral saçları ve tıpkı Deniz'inki gibi masmavi gözleri vardı. Üzerindeki kırmızı çiçekli elbise onu çok masum göstermişti. Çimenliklerin üzerinde, piknik alanı gibi bir yerde çekilen bu fotoğraf, büyük ihtimalle yazdan kalmaydı. Parmağımı usulca Deniz'in üzerinde gezdirdim bu defa. Gülüşü tıpkı bir yaz güneşi gibi sımsıcaktı; iç yakacak cinsten...
"Umarım bunlar uygund-"

Deniz'in sesini duyunca aniden irkildim ve elimi çerçeveden çektim. Suç üstü yakalanmışım gibi utanarak başımı yere eğdim. Deniz de beni görünce cümlesini yarıda kesmişti.

Kalbim heyecanla atarken, Deniz elindekileri koltuğun üzerine bıraktı. Yavaş ama temkinli adımlarla bana doğru gelmeye başladığında gerilmiştim. Acaba özeline karışmış gibi olduğum için bana kızmış mıydı? Bunu pek sanmıyordum ama yüzüne bakıp ifadesini okumaya çalışsam da, pek bir şey belli etmiyordu.

Daha sonra benim yakınımda durdu ve iç çekerek çerçeveye döndü. Bir süre öylece durup yüzünde buruk bir gülümsemeyle fotoğrafa bakakaldığında, ben de onun gibi fotoğrafa baktım.

Birkaç saniye ne diyeceğimi bilemeyerek bocaladıktan sonra "Çok güzel," dedim kızı kastederek. Neyi kastettiğimi anlamıştı. Yutkundu. Yavaşça gözlerini yumdu.

Daha sonra "Çok güzeldi." dedi, beni düzelterek.

Güzeldi...

Di'li geçmiş zaman. Eskiden. Geçmiş.

İki harflik bir zaman ekine onca acı sığar mıydı? Ama sığmıştı işte... Ve Deniz'in ağzından çıkan bu iki kelimenin taşıdığı acının ağırlığı altında yüreğim ezilmişti. Belli ki o, artık yoktu. Ölümün soğukluğu beni ürpertmişti. Ya da belki de böylesine hayat dolu gülebilen bir kızın, hayatta olmayışıydı beni ürperten...

Denizin MavisiWhere stories live. Discover now