⭐ 20.Bölüm ⭐

5.6K 542 438
                                    

Medyada Mavi var *-*

Bu bölüm geçiş bölümü olması açısından önemliydi :) Bölüm sonu hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum *-*

Keyifli okumalar!

"Onun sesi, sadece benim için bestelenen, dünyanın en güzel şarkısıydı."

20.Bölüm ✍

"Merak ediyorum: Acaba ben de bir gün hesap ödeyebilecek miyim?" dedim, sitem edip yakınırken.

"Unut bunu," dedi sırıtarak. Gözlerimi devirip başımı sağa sola salladım. Bu konuda inatlaşmaya bile gelmiyordu.

Okuldan çıktıktan sonra dolaşmak için Deniz'le beraber sahil kenarında gezerken Pera Kitabevi yazan bir yer görünce merak edip uğramıştık. Burası hem sıfır, hem de ikinci el kitaplar satan; modern ama aynı zamanda oldukça samimi bir yerdi. Daha önce neden burayı fark etmediğimi düşünürken yeni açıldığını öğrenmiştim. Üstelik üst katı bir kafeydi ve isterseniz seçtiğiniz bir kitabı orada, kahvenizi içerken okuyabiliyordunuz. Ortamın sessizliği kitap okumaya el verişliydi ve rahat okuma koltukları, denize bakan boydan boya cam pencereleri, mekanı saran kahve kokusu buradan çıkma isteğimi geri püskürtüyordu. Hatta bıraksalar buraya yerleşebilirdim bile.

Aklımdaki bir kaç kitabı aşağıdan aldıktan sonra okumak için üst kata çıkmaya karar vermiştik. Deniz ise ben ne aldıysam aynısını almıştı. Alayla "Kıskançlık yapıyorsun," dediğimde gülmüş; "Hiç de bile. Ben zaten hep bu kitapları almak istiyordum," diyerek çocuksu savunmasını yapmıştı. Ama üst kata çıktığımızda yine benden görerek ve bilerek benim okuduğum kitabın aynısını okumaya başlamıştı. Ona imayla baktığımda bana "Hangimiz daha önce bitirecek yarışına girdim. Takıl sen." deyip kendi alemine dönmüştü. Ne tuhaf adamdı...

Şimdi ise içtiğimiz kahvelerin parasını ödemek için kasanın önüne gelmiştik. Deniz yine her zamanki gibi bana hesap ödettirmiyor, hatta buna yeltenmeme müsaade bile etmiyordu. Tamam, belki maddi durumu buna müsait olabilirdi ama bari aldığım kitapların parasını bana ödetseydi... Böyle yaparak beni sürekli mahçup durumuna düşürüyordu. Arada ben de hesap ödesem açlıktan ölmezdim ama Deniz'e kalsa çoluğumun, çocuğumun rızkını hesaba verecektim...

Ücreti vermek için elini cüzdanına attığında, parayı çıkardığı sırada yere bir kart düşürdü. Fark etmeyince eğildim ve kartı yerden aldım. Düşen, öğrenci kimlik kartıydı. Ona geri vermeden önce anlık bir dürtüyle kartı biraz inceledim ve fotoğrafına baktım. Kimlik kartında bile yakışıklı çıkmayı nasıl başarıyordu? Oysa ben genel olarak çekildiğim resmi fotoğraflarda tanımlanamayan bir cisime benziyordum...

Kartı ona geri vereceğim sırada gözlerim üzerinde yazan doğum tarihine ilişince durakladım; kaşlarım kendiliğinden çatılmıştı. Sol alt köşede 20 Ocak 1994 yazıyordu ve bu da doğum gününün iyice yaklaşmış olduğuna işaretti. Nedense bu beni heyecanlandırmıştı. Ama sonradan idrak ettiğim bir gerçekle omuzlarımı düşürdüm.

20 Ocak yarıyıl tatiline denk geliyordu, ve ben o gün burada olamıyordum.

~

Denizin MavisiWhere stories live. Discover now