⭐ Denizin Mavisi ⭐

5.5K 419 321
                                    


Selaaam! Uzun bir bölümle geldim *-*

Medya: Mavi ALASKA

Bu bölümü ve bundan önceki birkaç ithafsız bölümü yorum yapanlardan rastgele seçtiğim kişilere ithaf ettim :) Bundan sonra da her bölümü aranızdan birine ithaf etmeyi düşünüyorum.^^

Keyifli okumalar!

"Kalbimin üzerinde hep senin ağırlığın olacaksa, dengesiz olmaya razıyım, hayat denen bu terazide."

31.Bölüm ✍

Kitap kokularının dört bir köşeye sindiği alçak tavanlı, çok fazla güneş almayan kitabevinde ikimizden başka kimse yoktu. Bu yeri hemen benimsemiştim. Aslına bakılırsa zemin kattaki bir apartman dairesiydi ama biraz tadilat ve dekorasyonla çok samimi bir kitabevi haline getirilmişti. Girer girmez kitapların arasından geçen dar bir koridor karşılıyordu sizi. İçeriye girip dolaşmaya başladığınızda ise duvarlara monte edilmiş rafları görmeniz mümkündü.

İçerisi genel olarak ahşap ağırlıktaydı. Ceviz ağacından yapılmış olduğunu tahmin ettiğim ve tavana kadar uzanan koyu renkli raflar, mekana oldukça uyum sağlamıştı. Zemin de ahşaptandı ve üzerinde yürüdüğünüzde ara ara gıcırdayan sesleri duyabiliyordunuz. Kitap raflarından açıkta kalan yerlere, kitabevinin tasarım ayraçları ya da Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Sait Faik gibi çeşitli yazarlardan alıntı sözlerin olduğu renkli kağıtlar yapıştırılmıştı. Buranın kendine has bir havası vardı ve bundan sonra tekrar geleceğime neredeyse emindim. En çok da ev tarzında oluşu hoşuma gitmişti. Tabii bir de kitabevinin içerisinde dolanan, kar beyazı tüyleri olan yavru bir kedicik detayı vardı. Görür görmez gözlerim hayranlıkla büyümüş, kendimi o yumuşacık tüylerini severken bulmuştum. Sonra da uyumak için gidip kitapların arasında bir yere kıvrılmıştı.

Buraya geleli 45 dakika, belki de daha fazla olmuştu. Etrafı tekrardan incelemeyi bıraktım ve sandalyemi biraz öne çekip masaya iyice yaklaşarak daha rahat bir pozisyon aldım. Açıkçası hâlâ biraz gergindim ama normal davranabilmek adına görmezden gelmeyi deniyordum. Sesimi bulmak için boğazımı temizledikten sonra konuştum:

"Başlamayacak mıyız?" dedim, gözlerimi kırpıştırarak. Bir an afalladı, ardından başını kaldırarak bana baktı. "Tabii," dedi Oğuzhan, yutkunarak. "Başlayalım."

Daha sonra tıpkı benim gibi yapıp masaya daha da yaklaştı. Ancak tam o anda bir müşteri gelip seslenince bana kısa bir bakış attıktan sonra "Müsaadenle," deyip ona yardımcı olmak için yerinden kalktı. O gittiğinde bir süre ardından baktım, sonra önümdeki kitaplardan rastgele birini alıp sayfalarını karıştırmaya başladım.

Belki şu anki durumum tuhaf görünüyor olabilirdi ama bu benim tercihim değildi; hepsi Mehmet Hoca'nın grup ödevi vermesi yüzündendi. Listeden seçip bizleri ikişerli gruplar haline getirdikten sonra, her gruba farklı ödevler vermişti ve final öncesindeki son dersimizde, yani 3 gün sonra teslim alacağını söylemişti. 51 kişilik sınıfta tam da Oğuzhan'la eşleşmemiz kaderin bir cilvesi miydi bilmiyordum ama onun adını duyar duymaz kocaman açılan gözlerim, anında sınıfta Oğuzhan'ı bulmuştu. Yüzüne baktığımda ne düşündüğünü seçememiştim ama onun benden farklı olarak içten içe sevindiğini tahmin etmiştim; yine de üzerimizdeki gerginlik ortak gibiydi.

Mecburi olarak Oğuzhan'la konuşup ne yapacağımızı sorduğumda, okul çıkışı beraber çalışabileceğimizi önermişti. Normalde ödevi tek başıma yapıp ikimizin adını yazabilirdim ama bir de yaptığımız ödevi sınıfa sunması vardı ve ben bu konuda berbattım. Böylece aramızda anlaşmıştık: kaynak tarayıp özet çıkarmasını beraber yapacaktık, sonrasında ben özetlerden hareketle konu üzerine bir makale yazacaktım, Oğuzhan da o makaleyi 3 gün sonraki dersimizde sunacaktı. Aldığımız bu karardan sonra iş haliyle bunları uygulamaya gelmişti. Çok fazla hevesli olmasam da başka çarem yoktu. Oğuzhan'ın bana karşı hislerini bilmemden ve Deniz'e bu ödev konusundan bahsetmememden kaynaklanan gerginliğim ise geçecek gibi durmuyordu. Deniz'e bahsetmemiştim çünkü bu durumdan hoşlanmayacağını ve beni engellemeye kalkışacağını biliyordum. Önemli bir ödevdi ve Deniz herhangi bir sorun çıkarsın istemiyordum. Zaten 3 gündür babasıyla beraber şehir dışındaydı, haberinin olacağını da sanmıyordum. Yine de onun arkasından iş çeviriyor gibi hissedip vicdanımın sızlamasına mani olamıyordum. Ama bilmemesi ikimiz açısından da daha sağlıklıydı.

Denizin MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin