⭐ Denizin Mavisi ⭐

5.6K 413 500
                                    

Medya: Talha Haznedar. (Siz istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz tabii ama bu kafamdakine yakın bir model.)

Hikâyeye sonradan girmesine rağmen sevilen bir karakter olmuş, ben de bu bölümde ona da yer verdim^^

Ayrıca diğer bölüme yaptığınız yorumlar çok güzeldi, cansınız 💙😍😍

Bir de bölümün sonlarına doğru bir Youtube videosu var, yeri geldiğinde onu KESİNLİKLE açın olur mu? *-*

Keyifli okumalar!

33.Bölüm ✍

Gidişinde meraktan yerimde duramadığım bu yolların geri dönüşünde oldukça sakindim. İçimi kaplayan huzur, bana yerinde bir dinginlik vermişti. Ama dışım ne kadar sakin dursa da, içimde oradan oraya koşuşturan bir kız çocuğu vardı. O kız çocuğu şarkı söylüyor, özgürce dans ediyor, hoplayıp zıplayarak sevincini doya doya yaşıyordu.

Ağırlaşmış göz kapaklarımla gözlerimi hafifçe kısmış, akıp giden yolu izliyordum. Yarıya kadar açık pencereden vuran serin rüzgâr saçlarımı dağıtıyor, birkaç tutamı yüzümün önüne getiriyordu. Yine de bu bana rahatsızlık vermiyordu.

İkimiz de konuşmadan sessizce duruyor, bu durumu sindirmeye çalışarak adeta ruhlarımızı dinlendiriyorduk. Sanki tek kelime etsek büyü bozulacak, masal bitecek ve gerçekliğe dönecektik.

Ama öyle olmayacağını biliyordum. Bundan sonra hayatım tıpkı bir masal gibi olacaktı, bunu hissedebiliyordum. Çünkü Deniz'le olacaktım ve hiçbir gerçek bu denli güzel olamazdı. O yüzden masal diyordum ya; bizim masalımız.

Bu masalın bir sonu olmasa ve gökten 3 elma düşmese de olurdu. Zaten elmayı sevmezdim ve bana göre sonsuz olmalıydık biz.

İç çektim ve yan gözle Deniz'e baktım. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı ve sanki o da benimle aynı şeyleri düşünüyormuş gibiydi. Heyecanımız da geleceğimiz gibi ortaktı; ve bunu bugün daha da kesinleştirmiştik.

Sonra bakışlarımı parmağımdaki yüzüğe indirdim ve yine bir heyecan dalgası bedenimi sardı. Deniz'in yanındayken çok fazla inceleyemiyordum ama yalnız kaldığımda 3 saat boyunca falan yüzükle bakışacağımı biliyordum. Daha alışamadığım için garip geliyordu ama hoşuma gitmediğini söyleyemezdim.

Deniz'in zevki oldukça iyiydi; boynumdaki kolyeye ve parmağımdaki yüzüğe bakarak bunu açıkça söyleyebilirdim. Ama bunu onun bana vereceği sıradan bir taşa bakınca bile söyleyebileceğimi de biliyordum. Çünkü benim gözümde o kusursuzdu ve ondan gelecek her şey de onun gibi kusursuz olurdu. Evet, yerden alınmış sıradan bir taş bile.

Aramızdaki huzurlu sessizlik hiç bozulmayacakmış gibiydi ki, arabanın içinde bir telefon sesi yankılandı. Çalan, benim telefonum değildi.

Deniz, arabaya bağladığı telefonuna kısa bir bakış attıktan sonra gelen aramayı cevapladı. Ekrana baktığımda Kerem yazısını görebilmiştim.

"Efendim, Kerem?"

"Alo, Deniz? Neredesin? Ne zaman geleceksin?"

Kerem'in sabırsız çıkan sesi hoparlörden gelerek arabayı doldurduğunda, arkama yaslanıp sessiz kaldım ve mecburen konuşmalarını dinledim.

Denizin MavisiWhere stories live. Discover now