⭐ Denizin Mavisi ⭐

5.8K 568 393
                                    


Medyaya bir bakın derim^^ Uzun bir bölüm oldu. :)

Keyifli okumalar!

"Vedalar hep mi can yakardı?"

19.Bölüm ✍

Okuldan içeriye girer girmez sağlam adımlarımı kantine doğru yönlendirdim. Daha sınavımın başlamasına 45 dakika vardı ve uykumun açılması için bir bardak kahve içsem iyi olacaktı. Deniz, bugün okula gelmeyeceğini söylemişti ama yine de gözlerim etrafta nedensizce onu arıyordu. Varlığını bana iyice benimsetmişti.

Onunla beraber deniz kenarına gittiğimiz o günden sonra yaklaşık bir buçuk hafta geçmişti. Bu süre boyunca okula bazen onunla beraber, bazen de yalnız başıma gelip gitmiştim. Ona kalsa her gün beni okula bırakacaktı ama ders saatlerimiz kimi zaman uyuşmadığından onu bu konuda ikna edebilmiştim. Okula geldiğimiz zaman, çok fazla olmasa da beraber vakit geçirebiliyorduk. Sınav haftası olduğundan zaten vaktimin çoğu kütüphanede çalışmakla geçiyordu. Okuldan çıktıktan hemen sonra da yurda gidip odama kapanıyor, tekrar sınavlara çalışıyordum. Derslerime ayırdığım zaman, bir hayli çoktu. Belki de kendimden bile fazla...

Her ne kadar günlerim aynı tempoda geçiyor da olsa arada farklılıklar yaşanmıyor değildi. Mesela annem bu süreçte beni iki kere aramış, bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sormuştu. Kısa da olsa yaptığımız bu telefon görüşmeleri beni şaşırtmış, aynı zamanda da tatmin etmişti. Çünkü annemin beni aramak gibi bir adeti genelde yoktu.

Ve... bir de Oğuzhan konusu vardı.

Onu gördüğüm yerde kaçmaya çalışsam da, sürekli karşılaşıyorduk. Algılarım ona açıldığı için olsa gerek, ister istemez gözüme çarpıyordu. Bana olan bakışlarının ve yaklaşma çabalarının farkındaydım ancak elimden bir şey gelmiyordu. O ise hem beni zorlamak istemiyor; hem de arada sırada benimle konuşmaya çalışıyordu. Çoğu zaman ona karşılık vermeyip görmezden gelmeyi deniyordum. Bu beni üzüyordu fakat ona umut vermekten iyiydi. Çünkü ona dair bir şey hissetmiyordum ve herhangi bir hareketimi yanlış anlayıp umutlanmasını ve sonradan üzülmesini istemiyordum.

Bazen de onu, çatıdaki o hep oturduğum bankta oturmuş halde buluyordum. Beni gördüğünde başını eğiyor, hemen kalkıp gidiyordu.Ya da kütüphanede kitap okurken bir çift göz hissediyordum üzerimde. Etrafımı kolaçan ettiğimde Oğuzhan'ın beni dalgın dalgın izlediğini görüyordum. Benim onu fark ettiğimi anladığında ise sessizce terk ediyordu bulunduğu yeri. Gizli gizli, bana sezdirmeden sevmeye çalışıyor; ama etrafımda dolaşmaktan da geri kalmıyordu. Bunlar beni üzüyordu ve onun da üzüldüğünü biliyordum.

Bazı günler de sıramın üzerinde onun bıraktığını bildiğim notlar buluyordum. Ya da üzerine benim karakalem portremi çizdiği ve altına imzasını attığı beyaz bir kağıt... Bunlar içimde suçluluk duygusundan başka hiçbir his uyandırmıyordu. Beni sevmesini engelleyemezdim belki ama onu sevmemem sanki benim boynuma yük olmuştu. Böyle düşünmem belki yanlıştı ama kendimi huzursuz hissediyordum. Bıraktığı kağıtları almak istemiyor; ama eğer almayıp atarsam da ona haksızlık etmiş gibi olacağımı düşündüğümden çantama atıyordum. Bu ikilik içerisinde debelenip duruyor; yine de bir çıkar yol bulamıyordum.

Denizin MavisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin