"Deniz ile gökyüzünü ayıran o ince çizgiye astım hayallerimi. Bazen bir rüzgar esti, savurdu düşlerimi. Bazen de yağmur yağdı, damlalar değdi tenime. Umut en güçlü silahımdı. Ben hep bekledim, o hiç gelmeyen gemiyi. Geleceği günün hayaliyle, ne dün...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Deniz gözlüm,
Her geçen gün beni şaşırtmaya ve sana olan hayranlığımı daha da arttırmaya devam ediyorsun.
Nişanlandığımız günden bu yana her gün "Hadi nikah dairesine gidip evlenelim," demene alıştım da, daha henüz doğmamış çocuklarımıza isim aramanı bir türlü anlayamıyorum. Tamam, ben de geleceğimiz konusunda fazlasıyla sabırsız biriyim ama sen biraz abartmış olabilir misin, Deniz?
Üstelik üç gündür bu isim meselesini gündeme getirip her fırsatta da bana fikrimi sorup duruyorsun. Sadece benim fikrimi sorsan bunu da bir nebze anlayacağım, sonuçta söz konusu anne adayı benim. Fakat sen Talha'dan Kerem'e; fakültedeki tez hocandan üst kattaki komşun Gülşen teyzeye kadar önüne gelene fikir sordun ve hepsini de "Siz ne anlarsınız benim çocuğumun isminden," diyerek geri çevirdin.
Ben bu süreç boyunca biraz hayretle, fakat bu tavırlarını pek de yadırgamadan seni anlayışla karşıladım; ama sen ne yaptın? Bugün sabahtan akşama kadar bana trip attın; hem de sırf sabah sana takılmak amacıyla "Oğlum olursa adını Oğuzhan koyacağım," deyip şaka yaptığım için. Tamam, belki damarına basmış olabilirim ama çocuğumun adını Oğuzhan koyacak değilim; her seslendiğimde içim burkulsun istemiyorum. Zaten senin de bunu hiçbir şekilde kabul etmeyeceğinin bilincindeyim.
Neyse ki akşam üzeri okulun çatısındaki bankta otururken birkaç isim önerdin ve bunları ben de oldukça beğendim. Kızımız olursa Asuman, oğlumuz olursa Bulut koyma fikri benim de hoşuma gitti. Şimdilik bu iki isimde karar kıldık ama sen fazlasıyla heyecanlı bir insan olduğun için hâlâ "Ya ilk önce ikiz erkek olursa? Ya da ikiz kız! Aman Allah'ım... Ya üçüz erkek olursa! Mavi, hemen birkaç alternatif daha bulmamız lazım!" diyerek olası bütün ihtimalleri araya katmaktan vazgeçmiyorsun. Böylesine hevesli olman gerçekten çok güzel Deniz... Ama ben en çok da tüm bunları ağırdan alıp her şeyi vaktinde yaşayarak, tüm saniyelerimi seninle birlikte geçirmek hususunda heves ediyorum.
Ayrıca çocuğumuzun adı ne olursa olsun, isimlerini seslenecek babaları sen olduktan sonra gerisi mühim değil benim için. Tabii bu demek değildir ki çocuğumuza Beşiktaş'ın ilk 11'inden isimler koyabileceksin... Sahi neydi o geçen saydıkların? Atiba Can, Quaresma Nur, Karius Ömer falan... Aklıma geldikçe ürperiyorum. En azından bu isimlerde diretmediğin için şükredebilirim sanırım.
Bu arada Talha, çocuğumuza onun adını vermeyeceğiz diye bana küstüğünü, kesin ve kat'i bir şekilde iki gün boyunca benimle konuşmayacağını bildiren padişah fermanı gibi bir mesaj attı az önce. Bu da beni üzdü, keşke bir hafta konuşmasaydı. İki gün biraz az çünkü.
Neyse... Sözün özü, ileride çocuğumuz olur mu ya da kaç tane olur, ne zaman olur bilemem ama adım gibi bildiğim bir şey varsa o da senin dünyanın en iyi babası olacağındır, Deniz. Asuman ve Bulut çok şanslı.
