yedi | d u v a r

183 32 7
                                    

yedi | d u v a r

Yanımda oturuyordu, bir hafta bir gün sonra tekrar.

Dans etmek istiyordum, sanki içimde bir şeyler fokurduyordu. Ruhum bedenime sığmıyordu ve ben sadece dans etmek istiyordum. Belli bir ritimde değil, içimden ne geliyorsa.

"Benimle dans eder misin?" diye sordum ona, ani gelen bir hevesle. Parmaklarım dudaklarımı örttüğünde çok geçti. Başını bana çevirecek oldu ancak sokak lambası tam üstümüzde yandığı için bunu yapmadı.

"Başka bir zaman."

Bir an ısrar edecek oldum, bahanem de hazırdı. Gözlerimi kapatırım! Fakat sonra başka bir zaman dans edeceğimizi söylediğini anımsadım.

"Söz mü?"

"Söz."

İşaret parmağımı çeneme düzenli aralıklarla vurup lacivert gökyüzüne baktım. Hayır, ikna olmadım.

"Yemin edebilir misin?"

"Elbette."

"O zaman yemin etmeni istiyorum."

Az sonra sadece dans edeceğimize değil bir gün yüzünü göreceğime dair de yemin edecekti.

"Zamanı geldiğinde seninle dans edeceğime yemin ediyorum."

Alt dudağımı sarkıttım ve ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırıp dizlerimi birbirine vurmaya başladım.

"Peki zamanı ne zaman gelecek?"

Omuz silkti ve boynunu kaşıdı. "Bilmiyorum," dedi yavaşça. Kaşlarım çatıldı ve kaldırımda biraz daha geriye gidip sırtımı duvara yasladım.

"Pekâlâ."

Nefesini dışarıya üflediğinde dikkatlice sıcak buharın havada nasıl kaybolduğunu izledim. O da kaldırıma benim gibi oturduğunda ikimiz de karşımızda duran çöp konteynerına bakıyorduk.

"Dün oradaki sendin değil mi?"

Omuzları yavaşça yukarı kalkıp aşağı indi. Cevap vermek istemiyor gibiydi. "Boşver," dedim onu zor durumda bırakmamak için ancak sadece birkaç saniye sonra, "Evet," dediğini duydum.

Hırkamı sıyırıp bileğimdeki yara bandıyla oynamaya başladım bu sefer. Bir şeylerle uğraşmadan duramıyordum ve bunlar genelde yara bantlarım oluyordu. Başını eğdiğini duyduğumda hızla hırkamı baş parmağımı kapatacak kadar öne çektim.

"Yara bandı sevdiğin için kendi kesmemelisin."

Ona baktığımda ayağa kalkıyordu.

"Ve elbette Squidward'ı da..."

Onun peşinden ayağa kalktığımda çoktan ara sokaklardan birine girip gözden kaybolmuştu. Bir bileğimdeki yara bandına bir de duvarıma baktım.

Cebimdeki yedek yara bandım aklıma geldiğinde duvarıma yaklaştım ve yarına sağlam çıkmayacağını bildiğim halde yara bandını duvara özenle yapıştırdım.

"Benim kadar senin de ihtiyacın var."

Arkamı dönüp eve doğru yürümeye başladım. Annemin bir saati aşmama takılacağını sanmıyordum.

Şu zamana kadar çizilen hiçbir sınırda durmamıştım, ben.

Kemirgen Where stories live. Discover now