otuzbir | h e d i y e

127 22 2
                                    

otuzbir | h e d i y e


Parmaklarım kağıdın hafif pürüzlü yüzeyinde geziniyor. Heyecanlıyım. Ona, sonunda hediye verecek olmanın gerginliği var üzerimde.

Kusursuz.

Günlerdir kusursuz olması için uğraştığım resmimin sonunda istediğim gibi olması, Aral'ın benim için ne ifade ettiğini tam olarak anlatabilmem güne güzel uyanmamın en büyük nedeniydi.

Heyecanla başımı camdan dışarıya çevirdim ve Aral'ın görünmesini bekledim. O kadar heyecanlıydım ki, normalde olması gereken saatten çok daha erken gelmiştim buluşma noktamıza.

Bacaklarım sallanıyor, parmaklarım sürekli hareket ediyordu. Dişlerimi dudaklarıma kanatmak istercesine bastırıyordum.

Sonunda onu gördüğümde heyecanla yerimden kalktım ancak daha kalkmak için erken olduğunu düşünüp tekrar oturdum. Sıkıntıdan parçaladığım peçete parçalarını uysalca peçetiliğin arkasına saklayıp gülümseyerek adımlarını takip ettim. Resmimi hemen yanıma saklayıp, kafeye girdiği an ayağa kalktım.

Yanıma yaklaştı ve bana sarıldı. Kollarım iki yanımda sarkarken bir an ne yapacağımı bilemedim. Sonunda, kollarımı beline doladım ve yüzümü göğsüne yasladım. Omuzlarımdaki elleri güvende hissettiriyordu.*

İlk önce o ayrıldı ve ayağa kalktığım için kabak gibi ortada olan resim kağıdıma uzanıp onu eline aldı. Hüzünle koltuğa oturup, alnımı karnına yasladım.

Rulo yapıp etrafına bağladığım kırmızı kurdeleyi çıkarttığını belirten bir ses duyduğumda, "Böyle olmamalıydı," diye fısıldadım kendi kendime.

Ona hediyemi verirken yapacağım konuşmayı bile hazırlamıştım. Aral diye değil, Kemirgen diye başlıyordu konuşmam. Onu Kemirgen olarak tanımıştım çünkü.

"Temmuz," dediği an nefesi tuttum. Çizimi ilk defa görüyordu ve nasıl bir yorum yapacağını merak ediyordum. Bu zamana kadar hiçbir zaman güzel resim yaptığımı düşünmemiştim, Sıla'nın aksine ancak Kemirgen'in düşünceleri, iki dudağının arasından çıkan her cümle benim için ayrı bir anlam ifade ediyordu. Ona ve onun düşüncelerine altın tepside sunuluyormuş gibi değer veriyordum. Aral'ın altın bir tepside sunum şekli dudaklarımda ince bir tebessümün oluşmasına neden olmuştu. "Bu muhteşem! Aman tanrım, harika. Ben ne diyeceğimi bilemiyorum."

Alnımı karnında çekip bu sefer çenemi yasladım.

"Gerçekten mi?"

Gözlerini resim kağıdımdan ayırmadan başını salladı. Onu ilk defa böyle dili tutulmuş şekilde görüyordum.

"Sen inanılmazsın," dedi ve eğilip alnımı öptü. Gözlerim büyürken, hayret dolu bir ifade yüzüme kalıcı bir şekilde yerleşti.

"Abartmıyor musun biraz?"

"Abartmak mı? Benim hediyelerim senin hediyenin yanında solda sıfır kalır. Kendi emeğinle şu harika şeyi yapmışsın. Bana bu kadar benzettiğine inanamıyorum. Bu harika bir şey."

"Kemirgen," dedim ve güldüm. "Benim güzel tatlı yara bandım."

_

*Koray Yersüren ile ilk sarılma anımız. İkincisi çok daha güzeldi ancak bunun için Kemirgen'inde Temmuz'unda gözlük kullanıyor olması gerekiyor. Kalbi güzel, lacivert ruhlu adam, seviyorum seni. nNevah


Sevgilerle;

Sueda.

Kemirgen Where stories live. Discover now