ondört | i y i

160 24 2
                                    

ondört | i y i

Saçlarım düğümlerden uzaktı, üzerimde her zamanki bedenime bol gelen kareli gömleklerimden biri yoktu. Boğazlı bir kazak ve kot ceket vardı. Her zaman giydiğim, diz kapaklarımın olduğu yere gelen kumaşın yıpranmış olduğu pantolunumun yerine kadife bir pantolon sarıyordu bacaklarımı. Saçlarımı tek bir yerde geriye doğru tel tokayla sabitlemiştim. Tırnaklarıma düzgün bir hal vermiş ve çekmecelerimden birinden çıkan ojeyle boyamıştım. Kendimi sevmemi ve kendime özenmemi istiyordu, ben de isteğini yerine getirecektim. Yani, umarım, eğer gelirse.

Kaldırımın üzerinde oturmuş yine onu bekliyordum, şu sıralar ısrarla bekleyen hep bendim ve aksatmaksızın burayı ilk terk eden de oydu. Bugün tıpkı onun bana yaptığı gibi afilli bir cümle söyleyip ayrılacaktım yanından.

Ojeli tırnaklarımı dizimin üstünde hareket ettiriyordum, hava çok soğuktu ve küçük burnumun ucunun kızarmış olduğuna emindim. Ojenin ağırlık yaptığı parmaklarımı saçlarımdan geçirdim ve sesli bir nefes verdim dışarıya.

Yaklaşık bir buçuk saattir onu bekliyordum ancak gelmemişti. Çenemi avuç içime dayadım ve dolan gözlerimi her gün geldiği yere diktim.

Bekledim.

Bekledim.

Bekledim.

Bekledim, gelmedi.

Gözümden bir damla yaş aktığında ayağa kalktım ve duvarımdaki yazıya baktım. Ellerim saçlarıma gitti ve karıştırdım, hızlı ve canımı acıtarak. Yeniden düğümler oluşurken saçlarımda, arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Dün yanımdan giderken duyduğum melodiyi öttürerek.

Hani lazımdım sana Kemirgen, o halde gelsene.

-
Lalalalala

#SONİKİ

Kemirgen Where stories live. Discover now