otuz | g e c e

136 22 16
                                    

otuz  | g e c e

Aral.

Aral.

Aral.

Dudaklarım aynı kelimeyi tekrarlamak için her seferinde kalbimin uyguladığı eziyete boyun eğiyordu.

Gözlerim, Kemirgen'in üstünden bir an olsun ayrılmamıştı. Büyüleyici.

"Aral," diye mırıldandım, dudaklarımdan çıkan gri nefesin yüzüne doğru kaybolmasını izlerken.

"Efendim?"

"Hiç, yok bir şey."

Dudaklarımı dişleyip, sırıtmaya devam ederken, büyülenmiş gözlerimi lacivert gökyüzüne dikmiştim.

Dudaklarımdan tekrar ismi döküldüğünde, durdu ve garip bir şekilde bana baktı.

Omuz silktim ve masum bakışlarımı yüzüne diktim. "İsmini söylemek hoşuma gidiyor. Telaffuz ederken, dudaklarımın kıvrılmasından zevk alıyorum belki, Aral. Aral, Aral, Aral..."

"Temmuz," dedi ve gülümseyip soğuktan kızaran burnumu öptü. "Çok sevimlisin." Gülümsedim ve ismini tekrar söyledim. "Ve son derece deli gibisin."

Bu dediğinden sonra sustum. Gözümün önüne, her gülümsemesinden sonra duvara attığım çentikleri öğrendiği zaman vereceği tepki geldi. Herhalde, ismimi gülümseyerek söyler, burnumun ucunu öper ve az önce dediklerini tekrar ederdi. Yokuşun başına sonunda geldiğimizde, uzaktan görünen evimizin çatısına baktım. Annemin benden beklediğinin aksine eve oldukça erken dönüyordum.

Dudaklarımdaki kısa mırıldanmalarla, evin önüne geldiğimizde yüzümü buruşturdum.

"Yarın görüşürüz," diye mırıldandım ve elimi elinden kurtarıp arkama dönerek binanın kapısına doğru gittim. Zile basıp annemin açmasını beklerken, gözlerim Kemirgen'in üzerinde geziniyordu. Sonunda kapı açıldığında sırtımı soğuk kapıya yaslayıp ağırlığımı arkaya doğru verdim.

"İyi geceler, Aral," diyip elimi salladım.

"İyi geceler."

Demir kapıyı kapatıp koşarak merdivenleri çıktım. Eve, vardığımda ayakkabılarımı nasıl çıkardığımı önemsemeden içeri girdim ve odama doğru koştum.

Kendimi yatağa atıp yüzümü yastığa bastırdım ve Kemirgen'nin ismini öğrendiğimden beri yapmak istediğimi yaptım. Çığlık attım.

-

Kemirgen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin