otuzbeş | f i n a l

177 24 12
                                    


otuzbeş| f i n a l

Bugün yeni yaşıma basmıştım. On yedi yaşımı doldurmuştum ve doğum günümün bitmesine az kalmıştı. Dillerde dolaşır, on yedi yaşının önemi. Kalp ilk defa on yedi yaşında atar derler. Evet, benim kalbim ilk on yedi yaşımda attı ama bunun nedeni yaşım değil Kemirgen'di.

Aynadaki yansımamın üzerinde gezdirdim gözlerimi. Saçlarımın uçlarında, tırnaklarımın düzensizliğinde, gözlerimin ışıltısında... Kemirgen her yerdeydi.

Onu Temmuz olarak tanımıştım. Birkaç yıl öncesinde kendime verdiğim sözü çiğnememe yetecek kadar büyük bir etkendi bu. Bana ismimi sevdiğini söylemişti, sırf o sevdi diye değiştirmeyecektim bende ismimi.

Onun görüşlerine kendimden çok değer veriyordum, bu duruma kızıyordu. Sevilmesi gereken kişinin ben olduğumu söylüyordu. Ayna, tarak, belki kafesin içindeki küçük kağıtlar, en başında yüzünü göstermemesi... Hepsi kendimi sevmem içindi.

Amacına ulaşmıştı.

Kendimi seviyordum. Çillerimi, gözlerimin renginin göldeki suyla aynı olmasını, kirpiklerimin kıvrımını bile. Aral, şifalıydı. Yüzünü gördüğüm gece kulaklarımı göğsüne yasladığım an yaralarımın iyileştiğini hissetmiştim. Rapunzel'in gözyaşları gibiydi onun kalp atışı. Sevgisi ise yaralarımdan geriye kalan izi yok ediyordu. Mucizeviydi.

Onun hediye ettiği tarağı saçlarıma dokundurdum ve aşağıya doğru sürttüm. İnce telli sarı saçlarım anında birbirinden ayrılırken, eskiden yaşamımın bir parçası olan düğümlerin geri gelmesi için taradığım yeri karıştırıyordum.

Yarabantlarımın olduğu kutuyu açıp içinden Sünger Bob'lu bir yara bandı çıkardım. Yarabantlarımdan ne olursa olsun vazgeçmezdim ama üzerindeki çizgi film karakterinin huysuz Squidward olması gerekmiyordu. Sünger Bob'lu yara bandını, köprücük kemiğime yapıştırdım.

O sırada gözüme çarpan ve kutuda son kalan Squidward'lı yara bandını da aldım. Sanırım her ne kadar kendimi sevsemde, Squidward'dan vazgeçemeyecektim.

Üzerimdeki kareli siyah beyaz gömleğimi pantolonumun içine verip Aral'ın deri ceketini geçirdim üzerime. Artık zorda olsa toplanabilen saçlarımı geriye atıp biraz daha karıştırdım. Dağınık seviyordum.

Odamdan çıkıp elime yeşil bir elma aldım ve ısırdım. Anneme gideceğimi haber verirken, bir tanede Kemirgen için aldım elma.

"Doğum gününü kutlayacaksın, Temmuz," dedi annem, omzunu kapıya yaslayıp beni izlerken. Beni bu halde görmek onu büyülüyordu. Onun büyülenmesi ise hoşuma gidiyordu. Kızının kısa bir zamanda değişmesi, şaşırtmıştı onu.

Yanına gittim ve ağzımdaki lokmayı çiğnerken anneme sarıldım, anında karşılık verdi. Saçlarımı okşarken, "Geç kalacağını biliyorum ama yine de uyaracağım," diye fısıldadı kulağıma doğru. Gülümsedim ve kollarından ayrıldım.

"Ben gidiyorum o zaman," dedim, baş parmağımla arkamda kalan kapıyı gösterirken.

"Git o zaman ama çok gecikme."

Ayakkabılarımı giyip kapıyı açtım ve evden çıktım. Bir ay öncesine kadar her gün yürüdüğüm yolu yürüyecektim.

Kemirgen Where stories live. Discover now