onsekiz | y a m u k

188 25 11
                                    

onsekiz | y a m u k

Başımı onun tarafına çevirdim ve burnunun ucuna diktim bakışlarımı. Parmaklarıma işkence çektireceğim bir gün daha ancak bugün yumurtlamayı düşünüyordum, gerçekten yakın bir zamanda yapmazsam patlayabilirdim.

"Kemirgen..."

Bana baktı ve gülümsedi. İki gün önce yüzümü her gördüğünde, gülümsemek istediğini ve bunu yapmaktan kaçınmadığını söylemişti. Bende, eve gidince iki saat boyunca aynanın karşısında oturmuş ve yüzümde komik olabilecek ne var diye aynadaki aksime bakmıştım.

"Ya da neyse, boşver."

Bir anda kalkan göğsüm, indi. Sevgili utangaç yanım, senin için yer altında, magmaya yakın bir yerlerde, VIP yeri hazırlattım, lütfen oraya doğru defolur musun?

"Hey, söyle."

"Hayır, söylemeyeceğim."

Kollarımı göğsümde kavuşturdum ve onun göremeyeceğini bildiğimden ellerimi yumruk yaptım.

"Evet, söyleyeceksin."

"Ama utanıyorum."

"Bende merak ediyorum."

Benden beklenildiği üzere çabuk pes ettim, iki ısrara yelkenleri suya indirmiştim resmen.

"Şimdi sen farklısın ya," diye başladığımda kaşlarını çattı. "Hani böyle biraz bana göre üst düzey bir şeysin."

Bu dediğime gözlerini devirdi ama hiçte bana önemli olan dış güzellik değil iç güzellik demesin. Palavra hep onlar. Onun için olmasa da, ki bunu benimle uğraşarak gösteriyor, insanlar, insanlarımız ne kadar önemli olan iç güzellik dese de önce dış güzelliğe sonra iç güzelliğe bakıyorlar.

Mantıklı olan da bu, bence. Kafam kadar kutudan, içinden tek taş çıkıcak diye beklemek var bir de dizilerden, filmlerden gördüğüm kırmızı kadife kutudan beklemek var. İçi neyse dışı odur.

İçim düğüm düğüm mesela benim.

Beklentiyle kaşlarını kaldırdığında, "Böyle yüzün de çok güzel," diye devam ettim.

İkimizde bankta birbirimize dönmüştük, dizlerimiz birbirine değiyordu ve yumruk olmuş ellerimi çözmüştüm.

"Dokunabilir miyim?"

"Yüzüme mi?"

"Evet."

"Gerçek mi diye mi?"

"Evet."

Güldü ve elini ensesine götürüp kaşıdı, uzun ve dağınık saçları vardı.

"Hayal görmüyorsun, Temmuz."

"Hayır, biliyorum, sen gerçeksin, sadece yüzüne dokunmak istiyorum."

"Pekâlâ, yüzüme dokunabilirsin."

Hülyalı bakışlarım gölün durgun suyundan onun yüzüne gitti.

"Gerçekten mi? Oynayacağım ama bak yüzünle, yamulacak her yerin."

"Temmuz, yüzüme dokunmanı istiyorum."

Gözlerim bir anda parıldadı, bu kadar sevineceğimi bende tahmin etmemiştim. Parmaklarım, artık özgürsünüz.

 Parmaklarım, artık özgürsünüz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kemirgen Where stories live. Discover now