yirmibir | m u c i z e

146 30 6
                                    

yirmibir | m u c i z e

Çocukluğumdan beri eğer diyecek bir şeyimin kalmadığını düşünürsem kaçardım. Kaçmam sadece buna da bağlı değildi, çoğunlukla her şeyden kaçıyordum. Zamandan, kelimelerden, kelimelerin acıtacağını bildiğim kalbimden, sevdiklerimin yardığı yaralarımdan...

Ama yinede, kaçsamda, bir şekilde onların yanı başında buluyordum kendimi.

Belki utandığım için, belki diyecek bir şeyim olmadığı için, belkide bunun imkansız olduğunu bildiğim ve benimle oyun oynadığını düşündüğüm için; bilmiyorum, sadece masadan hızla kalkıp, temiz hava almak istiyordum.

"Temmuz!"

Kapı ardımdan kapandığında hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Arkamdaki sesini duymak istemiyordum, onun yüzünü uzun bir süre görmemeliydim. Elim ayağım titriyordu ve kesinlikle böyle bir şeye hazır değildim.

Kolumdan tutup beni kendine çevirdiğinde, bedenlerimiz birbirine çarptı ve anında kolları bedenimi sardı.

"Utandığında kaçma, yüzünü boynuma sakla."

Dediğini yaptım ve yüzümü boynuna sakladım. Nabzımı hissediyordum, boynumda. Bedenim kasılmıştı ve kollarının arasındaydım.

Üşüyen burnumu boynuna sürttüm ve ben de ona sarıldım.

"Biz öyle miyiz gerçekten?"

"Neyiz?"

Güldüğünü duydum.

"Sevgili..."

Dudaklarım uyuşmuştu, soğuktan değil kullandığım kelimenin kıvrımlarından.

"Evet, sen, benim sevgilimsin."

"Peki, bu ne zamandan beri böyle?"

"Banktaki ilk günümüzden beri."

Dudaklarım iki yana kıvrıldı yüzümü saklandığım yerden çıkardım, kollarım hala ona sarılıyken başımı kaldırdım ve yüzüne baktım.

"Sen şimdi bana ismini bilmediğim biriyle sevgili olduğumu mu söylüyorsun?"

"Aynen öyle, sevgilim."

Bulunduğum durum zaten tuhaftı ve Kemirgen daha da tuhaflaştırıyordu. Böyle bir şey imkânsızdı, sevgili olmamız için beni seviyor olması gerekiyordu.

"Ama," diye başlayacak oldum ki sözümü kesti.

"Beni seviyorsun değil mi?"

Yüzümü tekrar boynuna sakladım, bu hızlı hareketimden dolayı bir adım geriye doğru sendelemişti. Başımı onaylarcasına salladım ve güldüğünü duydum.

"İki insanın birbirini aynı anda sevmesi, bir mucize."

Bu doğruydu. Kemirgen, benim mucizemdi.

"İki insanın birbirini sevdiklerini söyleyebilmesi, mucizenin başına en değerli taşlardan bir taç takılmasıyla eş değer."

Sesli bir nefes aldım, üzerimize yağan mucizenin altında, fısıltı halinde başında değerli taşların olduğu tacın bulunduğu mucizeyi dinledim.

"Seni seviyorum."

-

Kemirgen Where stories live. Discover now