yirmialtı | i l m e k
Beyaz kafesin içindeki küçük kağıtların en üstünde, "Gününün güzel geçtiğini hissettiğinde, seni mutlu eden şeyleri, bu kağıtlara dök," yazıyordu. Mutlu anılarımı bu kafese kapatmamı istiyordu, onları görmemi ve hatırladıkça gülümsememi.
Gözlerim dolu doluyken kafesi yatağımın hemen yanındaki komidine koydum ve ikimizin fotoğrafını inceledim. Dünyanın en güzel fotoğrafıydı! Gülümsemesine, iç titreten onlarca hatta yüzlerce şiir yazılırdı.
"Ağlama," diye fısıldadım fotoğraftaki yüzünü okşarken. "Benim yüzümden ağlama, ne olursun."
Bir kağıt daha vardı kutunun içinde. Alıp baktığımda bir bilet olduğunu gördüm. İki gün sonra yapılacak olan opera etkinliğine alınmış bir biletti. Mesaj sesini duymamla, hızla telefonuma atıldım.
Gönderen: Kemirgen
Ama sanırım ben de seni görmek istiyorum, bu yüzden şu her gün önünden geçtiğin büyük alışveriş merkezine gitmeye ne dersin? (21.49)
Alışveriş merkezlerinden pek haz etmezdim, aslında kalabalık ortamların hiçbirinden haz etmiyordum ancak ucunda Kemirgen'in olduğunu bilmek; kalbimin gülü gören bülbülün kalbinin çırpınması gibi çırpınmasına neden oluyordu.
Gönderen: Temmuz
Saat kaçta? (21.49)
Gönderen: Kemirgen
Okul çıkışı seni alırım, beraber gideriz. (21.49)
Dudağımı dişledim ve parmaklarım klavyenin üzerinde talihli harfi bulmak için gezindi. Sıkıntılı bir nefes üfledim.
Gönderen: Temmuz
Ağlama. (21.52)
Gönderen: Temmuz
Çünkü ağlaman canımı yaktı. (21.52)
Gönderen: Temmuz
Çünkü ağlaman delicesine kendime zarar vermek istememe neden oldu. (21.52)
Gönderen: Temmuz
Ama merak etme, bugün yastığımın altındaki ilmeği çöpe attım. (21.53)
YOU ARE READING
Kemirgen
Teen Fiction• Şemsiyeyi binanın içine koyduktan sonra, içinden yağan yağmura baktık. "Yarış yapmaya ne dersin?" Özgürce onun yüzüne bakmanın tadını çıkararak, gözlerimi yüzünde gezdirdim. "Olur," dediğimde, ceketi tamamen üzerime geçirdim. "Üç deyince," de...