Bölüm 32: Redkey'in Sırt Çantası ve Şifre Sorunsalı

30.1K 4K 1.1K
                                    

***

"Son olarak şuraya da bir imza atıp gidebilirsiniz" dedi, karakolda ifademi alan polis memuru.

Elime aldığım kalemle çarçabuk ifademi imzalayıp merkezin çıkışına yöneldim. Tam o esnada ise birkaç saat önce aracına bindiğim taksi şoförünü koridorda volta atarken gördüm. Başıyla selam vererek yanıma yaklaştı:

"Abla valla ben haber verdim polislere, sen öyle ıssız bir yerde inince dedim bunun başına bir iş gelecek... Çok şükür iyisin."

"Evet, teşekkürler" dedim, hızlı adımlarla yanından geçerken. Bu taksici adamın o gün işe mi yaradığını yoksa tam tersi burnunu sokarak işleri berbat mı ettiğini, bir türlü anlayamıyordum.

Karakoldan çıkıp caddeye yöneldiğimde, merkezin önünde araçlarıyla hazır halde bekleyen polisler telsizlerinden gelen anonsları takip ediyorlardı:

"Kartal civarındaki şüpheli şahsın izini kaybettik, tamam. Tekrarlıyorum, şüpheli şahsın izini kaybettik, tamam."

"İşte, bu!" dedim, elimi yumruk yaparak. Red, bir şekilde paçayı kurtarmayı başarmıştı! Ben onu deşifre etmek istemediğimden polise verdiğim ifadede Redkey'in adını geçirmemiştim, olay yerindeki yaralı adamlar da soruşturmanın daha fazla derinleşmemesi adına olacak, polise Redkey'den bahsetmemişlerdi.

Durum böyle olunca da, olay, polis tarafından basit bir çete dalaşması olarak algılanmıştı. Ben de edindiğim bir istihbaratla bu dalaşmayı haber haline getirmek isteyen meraklı bir muhabir olduğumu, altını çize çize tekrarlamıştım ifademde. Kısaca Red, ucuz yırtmıştı. Tek zayiatı ise ardında bıraktığı gizemli bir sırt çantasıydı.


Eve geldiğimde kendimi derhal banyoya attım. Üzerim, kan ve toz kokuyordu. Sıcak suyun altında, vücudumu keselemeye başladım. Köpükler bedenimden süzülürken, gözlerimin önünde gün içinde yaşadıklarım canlanıyordu.

Sahiden, o Giray olacak adamın dedikleri doğru muydu? Hem kaçırıldığım gün hem de birkaç hafta önce yolum kesilerek başıma namlunun dayandığı gün, beni kurtaran kişi Redkey miydi? Beni o gün depodan alıp hastaneye götüren, üstüme attıkları teneke parçasını omzuyla durduran, üzerime gelen kurşuna vücudunu siper eden, dahası kimliğinin deşifre olması pahasına o ihbarları yaparak beni skandal haberlerinin gündeminden uzak tutmaya çalışan, o muydu? Ya peki bedenimi kendisine çektiği anda duyumsadığım o koku?

Deliriyorum. Bu delilik. O, Yağız olamaz. Daha neler. Aynı duş jelini, şampuanı, parfümü kullanan binlerce insan olabilir. Ama o an Redkey'den aldığım koku, sanki... Yok, bu imkansız.

Banyodan çıktığım gibi bilgisayarın başına oturdum. Redkey'in bugüne dek yayınladığı itiraf videolarını tek tek izlemeye başladım. Bir yandan da kanlı canlı gördüğüm Red'i hafızamda oturtmaya çalışıyordum. Derken aklıma silahlı çatışma esnasında merdiven altında saklanırken çektiğim Redkey'e ait birkaç kare fotoğraf geldi. Hepsini birbirine ekleyip Yağız'la eşleştirmeye çalışıyordum. Vücut ölçüleri kesinlikle benziyordu, zaten elimde daha fazlası yoktu. Yok, bu mümkün değildi. Yağız, olamazdı.

Masamdan fırlayıp evin içinde sağa sola dolanmaya başladım. Biraz önce içimi kemiren paranoyalar yerini yavaş yavaş Red'e dair derin endişelere bırakıyordu. Her kim olursa olsun, yaralanmıştı, hem de beni korumaya çalışırken yaralanmıştı. Ben de bunun karşılığında, onun sırt çantasını kendi çantammış gibi polislere fark ettirmeden sırtıma takmış ve emniyette onun isminden bahsetmeyerek bir nevi borcumu ödemiştim işte. Peki, bunu yaptığımı fark etmiş miydi acaba? Çantasını almak için geri gelecek miydi? Dahası, iyi miydi?

Portmantonun üzerine bıraktığım malum çantayı alıp yere oturdum. Ah, nereden bakılırsa bakılsın benziyordu işte. Yağız'ın o gizemli, şifre düzenekli sırt çantasını andırıyordu. Şifre sistemiyle çalışan, bataryalı, şarj edilebilir bir sırt çantası, ah, bu kadarı da fazla ama!

Parmaklarım birkaç defa çantanın şifre sistemine gidip geldi. Acaba şansımı denese miydim? Şifre ne olabilirdi ki? Dahası çantanın içinde ne olabilirdi? Yok, bunu yapmak bana yakışmazdı. Böyle bir şeyi asla yapmamalıydım.

***

Üç yüz yetmiş sekizinci şifre girme teşebbüsüm: Parola: RedkeyŞah13.

Uyarı! Yanlış şifre girdiniz.

Üç yüz yetmiş dokuzuncu şifre girme teşebbüsüm: Parola: Redkey13Şahbozan.

Uyarı! Yanlış şifre girdiniz.

Üç yüz sekseninci şifre girme teşebbüsüm:

Parola: RedCrazyBoy_13

Uyarı! Yok, Ebesinin Ali Sami!

Ah... Kahretsin, neydi bu lanet şifre!

***

Kırmızı AnahtarWhere stories live. Discover now