Bölüm 71: 'Deniz Bitmez'

32.9K 3.1K 7K
                                    


***

♫ Bölüm Sonu Şarkısı: M83 - Wait ♫ 

***

"Anne!"

Çocuk, sırtında sakladığı kır çiçeği buketini, yüzünde oluşan kocaman bir gülümsemeyle, ileri doğru uzatırken böyle seslenir ona.

"Anne!"

İşaret parmağını mahalle bakkalının reyonları arasında gezdirirken, yemek istediklerini onun adını fısıldayarak gösterir.

"Anne!"

Yoldan geçen bir kedi, dalda şakıyan bir kuş, önüne yuvarlanan bir top, rengarenk balonlar... Minik kalbinde heyecanla uçuşan her kıpırtıyı, onun adıyla paylaşır çocuk.

"Anne!"

İnce bir penyeyle üşüdüğünde, kalın bir hırkayla sıcakladığında ve gün ortasında ansızın acıktığında ya da boyu yetmediğinde su dolu bir bardağa... Dilinin ezberinde hep onun adı olur.

"Anne!"

Keyifli bir oyunda katıla katıla güldüğünde... Ve oyunun ortasında koştururken düştüğünde, yara bere içindeki diz kapaklarını acıyla tutan çocuk, önce onun adını seslenir.

Çünkü anne, iyileştiricidir.

O, üfler ve acı geçer.

Onun adının seslenildiği yerde, acının izleri silinir.

Onun adının seslenildiği yerde, yalnız değilsindir.

Çünkü onun adının seslenildiği yerde, umut henüz bitmemiştir.

Sanırım bu yüzden ki acıyan dizlerim ve kapanmayan yaralarımla, yalnız ve umutsuz bir çocuktum.

"Anne..."

Dilime ne yabancı bir kelime...

Üstelik cismi de en az ismi kadar uzak.

Bembeyaz tenindeki mor lekelerle, oturduğu tekli koltuğunda günden güne eriyen donuk bakışlı bir kadın... Dizimdeki yarayı, saçıma taktığım tokayı, ayağımdan düşen çorabı fark etmeden büyüdüğüm, manzarasına dahil olamadığım kadın... Önceleri 'anne'liğin böyle bir şey olduğunu düşündürdü bana; normalin bu olduğunu...

Oysa bunun adı 'annesizlik'ti.

Sokaklarda koşturan çocukları gördükçe anladım. Düştüklerinde yanlarına anneleri geliyordu. Parklarda oynayan çocukları gördükçe anladım. Salıncağı anneleri sallıyordu. Okul törenlerinde, veli toplantılarında anladım. Herkesin yanında annesi olurdu. Pikniklerde, bayramlarda, uzun yaz günlerinde, kar tatillerinde, bakkal alışverişlerinde, bir vitrinin önünde anladım. Benim annem, diğer anneler gibi değildi. Topladığım kır çiçeklerini elimden almadığı gün anladım. Hepsi soldu. Benim annem yoktu.

Bu yüzden olsa gerek, çocuk dünyamda gerçekliğini hiç tatmadığım bir duyguyu, büyüklerin dünyasında da hiçbir yere koyamadım.

Annesiz büyüyen bir çocuk, anne olabilir miydi?

Hayatında hiç film izlememiş birinin yönetmen koltuğuna oturması gibi bir şeydi, benim için bu. Ya solarsa diye çiçek bile ekemeyen ben, rahmimin içinden dünyanın boşluğuna öylece zar atamazdım.

Ben, anne olamazdım.

Yanılmışım.

"Bir insanı sevmekle başlar her şey" diyor ya Sait Faik... Haklıymış. Ben onu sevdiğim gün, ondan gelen her şeyi kendime 'olur' kılmışım.

Kırmızı AnahtarWhere stories live. Discover now