Bölüm 53: 'Suç değil rövanş'

31.4K 2.9K 4.4K
                                    

Bölüm Sonu Şarkısı: 🎶 Edip Akbayram - Suçlayamazlar 🎶     

***

"Bu tatsız şekerin varlığından haberdar olmuşsan muhtemelen kim olduğum da oldukça tatsız bir şekilde ortaya çıkmış demektir...

Ve bu sebeple senden, koca bir dünyayı benim suç ortağım olmadığına ikna etmen için tüm yeteneklerini kullanmanı istemiş olmalıyım ki, umarım diretmeyi bırakıp bunu ciddiye almışsındır.

Çünkü benim yüzümden bulaştığın her pislikten bütünüyle kurtulduğuna emin olmadan, bu çukurun içinden çıkamam. Güvende olduğunu görmeden olmaz...

Bunun için, şu andan itibaren söylediklerimi harfiyen uygula..."

Kağıdı avcmun içinde sıkıp öfkeyle hayıflandım. "Hah! Sen... Yağız sen..."

Harfiyen uygulamamı istediklerini neredeyse ufak çaplı bir 'yasaklar' listesi haline getirmişti.

Ona ulaşmaya çalışmak?

Yasak.

Kevin'a ulaşmaya çalışmak?

Yasak.

Saranlar'la münasebet?

Yasak.

Polisle zıtlaşmak?

Yasak.

Savcıya itiraz?

Yasak.

Mahkemeye muhalif olmak?

Yasak.

Kırmızı ışıkta geçmek?

O zaten yasak!

Yani bana diyor ki, suya sabuna dokunmadan, kimsenin tavuğuna kış, köpeğine hoşt demeden, ılıman ılıman yaşa. Böyle ılık ılık. Ot gibi yaşa. Hatta öyle bir yaşa ki yaşamadığını sansınlar.

Yani... Bu mu?

Bunun için mi savaştın?

Bana önce yaşadığımı hatırlatıp sonra unutturmak için mi? Ardında konuşamayan, itiraz edemeyen, hakkını arayamayan bir yığın bırakmak için mi konuştun, itiraz ettin ve hakkını aradın?

Çarkını kırdığın sistemin bir parçasına dönüşmemi istiyorsun. Ortalığı ateşe verip giderken benden 'ılık' olmamı bekliyorsun.

"Oysa ben çoktan seninle yandım..." diye mırıldandım o an. Yağız'ın dudaklarımın arasına ateşli bir öpücükle bıraktığı şeker formundaki notu, ifademin alınması için getirildiğim adliyede, bir tuvalet kabininin içinde okuyordum.

Malum not, 'yasaklar listesi'nin akabinde şöyle devam ediyordu:

"Beyoğlu'ndaki evinin yatak odasında, pencere yanında duran komodinin ikinci çekmecesinin altında ikinci bir kontrplak var. Onu açtığında bir zarfın içinde bir kart göreceksin. İçindeki meblağ sana ait..."

"Pislik herif!" dedim, dişlerimi sıkarak. Ardından gözlerimi tekrar satırlara çevirdim.

"İlk hangisi çıktı ağzından? Aşağlık mı, pislik mi yoksa hayvan herif mi? Sanırım pislik. Peki, o da olumlu..."

Gözlerimden bir damla süzüldü o an. Derince bir nefes alıp bakışlarımı tekrar kağıda odakladım. Son satırlara doğru şöyle bir cümle yazmıştı:

"Bundan sonra neler olur, tam olarak kestirmem mümkün değil. Ancak eğer bazı şeyler planladığım doğrultuda giderse ifşa olmamın üzerinden geçen birkaç hafta içinde bir haber alacaksın..."

Kırmızı AnahtarWhere stories live. Discover now