Bölüm 59: Gördüğümüz Şey, Baktığımız Yer

28.3K 2.9K 3.6K
                                    

***
🎵Bölüm şarkısı: Reşid Behbudov - Küçelere su serpmişem 🎵

***

Bazen, anlamakta güçlük çektiğimiz olaylar karşısında içimizden bir ses, kendini tüm gücüyle ortaya çıkarır ve bir kahraman edasıyla şöyle der:

"Hiçbir şey göründüğü gibi değildir!"

Bizlerse o vakit, ilhamını içimizdeki sesten aldığımız kuşkulu bir seziyle, göründüğü gibi olmadığı iddia edilen o 'şey'e daha dikkatli bakmaya başlarız. Olduğumuz yerden, tüm dikkatimizle tekrar ve tekrar bakarız ona.

Ve sonra kendimize sorarız:

"Ne gördün?"

Ve sonra tekrar sorarız:

"Ya şimdi ne görüyorsun?"

Fakat bu sorulara cevabımız, her defasında aynı olur. Çünkü baktığımız o yerden, gördüğümüz o 'şey' her defasında aynıdır. Çünkü bir yerlerde bir hata vardır.

Zira hiçbir şeyin asla göründüğü gibi olmadığı konusunda, içimizden bir ses, kulağımıza bir şeyler fısıldıyorsa eğer, o 'ses'e soracağımız ilk soru 'ne gördün?' değil, 'nereden baktın?' olmalıdır.

"Nereden baktın?"

Ve sonra tekrar sormalıyız:

"Ya şimdi nereden bakıyorsun?"

Çünkü esasen her şey, tam da göründüğü gibidir. Sen yeter ki, baktığın yeri değiştir.

---

İzbe bir bina ve her iki kapısından içeri giren iki adam...

Biri Yağız, diğeri ise MİT Müsteşarı Hilmi Öncü.

Orta yerde buluşuyorlar.

Ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyor:

Hilmi Öncü: "Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı makamı tarafından özel olarak yetkilendirilen KK-3 Heyeti'ni temsilen buradayım. Heyet tarafından, hem Cumhurbaşkanlığı hem de Bakanlar Kurulu nezdinde, şahsınla ilgili alınmış kararları ve hazırlanan teklifi, sana iletmekle yetkilendirildim. Şu an itibariyle bulunduğumuz konumda görüntülerimiz ve seslerimiz kayıt altına alınıyor. Yalnız ve silahsızım. Müsaadenle görüşmeyi başlatıyorum."

Yağız Saran: "Müsaade senin..."

Hilmi Öncü: "Yağız Saran, buraya KK-3 Heyeti'nin talebi üzerine, 'güven testi' kapsamında, yalnız ve silahsız olarak geldiğini beyan ediyor musun?"

Yağız Saran: "Ediyorum."

Hilmi Öncü: "Bu görüşme esnasında senin can güvenliğin ve vücut bütünlüğünden KK-3 Heyeti nezdinde ben sorumluyum. Benim can güvenliğim ve vücut bütünlüğümden ise senin sorumlu olduğunu beyan eder misin?"

Yağız Saran: "Ederim."

Hilmi Öncü: "O halde, hakkında yetkili mercilerce hazırlanmış karar ve teklif dosyasının ön metnini sesli olarak okuyorum."

Yağız Saran: "Hay hay..."

Hilmi Öncü: "Ülkemiz, yakın zaman önce kişisel menfaatlerini milletin menfaatlerinden üstün tutan bazı devlet yöneticileri ve birtakım güç sahibi kişiler tarafından, bir iç savaşın eşiğine sürüklenmiştir. Fakat akabinde, yüce Türk Milleti, bu alçakları tarihin tozlu sayfalarına gömmekle kalmamış, istikbalinin tayinini yeniden belirleyerek, tavrını demokrasi ve adaletten yana koymuştur. Tüm bu vahim süreçte, Redkey kod adlı Yağız Saran'ın aktif bir rol oynadığı her kesimden herkesin kabulüdür. Bununla birlikte Yağız Saran'ın illegal olarak ortaya koyduğu birtakım faaliyetlerle suç işlediği ve Türk Milleti'ni açıkça isyan ve kalkışmaya sürüklediği ortadayken, öte yandan bu faaliyetlerinin bazı noktalarda adaletin sağlanmasına da yardımcı olduğu reddedilemez bir gerçektir. Tüm bu şartlar altında, Yağız Saran'la ilgili gerekli kararlar verilirken, devletin bekası esas alınsa da, en büyük mahkemenin, kadirşinas Türk ulusunun vicdanı olduğu gerçeği de, asla gözardı edilmemiştir. Bu bağlamda; Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı makamı ve Bakanlar Kurulu'nca Yağız Saran hakkında yapılan değerlendirme ve kararlar bütünü, ıslak imzalı şekilde mevcut belgeyle beyan edilmiştir. Belgenin bağlayıcılığı, Yağız Saran'ın ıslak imzasıyla birlikte resmi olarak başlayacaktır."

Kırmızı AnahtarWhere stories live. Discover now