Bölüm 45: 'Dünya'yı Satan Adam'

51.3K 3.7K 7.3K
                                    

Bölüm Şarkısı: 🎶 David Bowie - The Man Who Sold The World 🎶

*** 

Eline bayrağını alan sokaklarda, tencere tavasını kapanlar ise pencerelerde... Sokaklar 'hükumet istifa!' sesleriyle inliyor. Hükumet temsilcileri ise Redkey'in kurduğu 'komploya' inanarak sokağa çıkan muhalif vatandaşların bu yaptığının bir isyan bir başkaldırı olduğunu söylüyor. Ve ekliyorlar:

"Huzuru ve düzeni bozan her kimse, karşısında sadece Türk polisini değil, ülkesine bağlı Türk vatandaşlarını da bulacaktır!"

Ardından polis barikatlarının hemen arkasında 'Redkey'in yalanı, vuralım inananı' bağırtılarıyla bir güruh beliriyor. Muhalifleri sapanla kuş indirir gibi avlayan polisin copu, biber gazı, mermisi bu güruhu ise teğet geçiyor.

Ve böylelikle polis güçlerinin yanına bizatihi devlet eliyle desteklenen bir grup da eklenince 'kıyım' kaçınılmaz hale geliyor...

--

Redkey'in gerçekleştirdiği siber saldırıyla birlikte tüm TV kanallarında eş zamanlı olarak yayınlattığı sansasyonel 'ifşa yayınının' ardından İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında başlayan eylemler ve çatışmalar bugün yedinci gününde...

Yedi günün bilançosu 2'i polis 11 ölü ve yüzlerce yaralı...

Hükumet cephesinde ise istifaların ve görevden almaların ardı arkası kesilmiyor(!) Son bir haftada 60 koruma, 21 güvenlik görevlisi, tüm özel kalem müdürleri, özel kalem müdür yardımcıları, iletişim ve güvenlikten sorumlu 2 müdür yardımcısı ile 1 müdür, ya görevden alındı ya da bir şekilde istifaya zorlandı.

Red'in yayınladığı görüntülerde geçen konuşmaların bir 'komplo' olduğunu öne süren hükumet yetkilileri, buna rağmen sadece iletişim ve güvenlikten sorumlu çalışanları görevden alıyordu. Fakat biri de çıkıp 'bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' demiyordu.

Çünkü biz biraz tuhaf insanlardık. Perhizle turşuyu, melekle şeytanı, savaşla barışı ve ziyadesiyle ölümle kalımı bir arada her daim iyi idare ediyorduk.

Değerli devlet büyüklerimiz de bunun oldukça farkındaydılar. Hafızalarımızda bir doğum bin ölümü, bir barış bin savaşı alt edebiliyordu. Temeli ölü kemikleriyle dolu mezarlıktan yükselen bir binanın, zeminine gömülü can sayısı değil, çıktığı kat sayısı mühimdi. Bu açıktan biliniyordu. O sebepten 'bir ölür bin diriliriz' mavrası bu coğrafyanın gençliğine bir hitabe gibi ezberletilmişti.

Ama gün oldu ezber bozuldu. Çünkü soru en baştan şöyle sorulmalıydı:

Bir ölür bin dirilirsin ey çocuk fakat uğruna öldüğün toprak dirildiğin toprakla bir mi?

Yo, yo... Bunu ben söylemiyorum. Bunu, sadece beş dakika içinde, ülke tarihinde onarımı yıllar alacak bir tahribat yaratarak sonrasında ise hiçbir zaman gerçek manada sayfalarında yer alamayacağı o malum ülke tarihinin 'tozuna' karışan adam söylüyor. Evet, tarihin tozlu sayfalarına değil, sadece tozuna karışan adam...

***

Her şeyin başladığı o an. O ilk an...

"Sadece beş dakika içinde, vatana ihanet nasıl edilir, onu göstereceğim" demişti 'ifşa' yayınında...

Sonra şöyle devam etti:

"Mesela şöyle edilir..."

Gizli çekim videoda iki üst düzey yetkili ekrana gelir:

Kırmızı AnahtarWhere stories live. Discover now