Bölüm 43: 'Güvercin De Uçurur Muyuz?'

38K 3.9K 6K
                                    


🎶 Bölüm Şarkısı: Schubert - Ave Maria 🎶

***

"Ne çantası ne Redkey'i? Ne diyorsun sen? Ne işin var benim evimde?"

İlk şoku atlatır atlatmaz, kapımda dikilerek beni Redkey'in çantasını evimde saklamakla suçlayan üvey kuzenim Nihat'a kurduğum cümle bu olmuştu.

Daha da fazlasını diyecektim ama Yağız kolumu tutarak beni engelledi ve dümeni o devraldı.

"Ne olarak buradasın?" dedi, Nihat'ın üzerine doğru bir adım atarak.

Nihat yüzünü buruşturdu. "Ne mi olarak buradayım?"

"Evet" dedi Yağız, Nihat'ın üzerine doğru bir adım daha attı. "Ne olarak buradasın? Polis sirenleri şimdi çalmaya başladı. Polis olarak gelsen onlarla gelirdin. Ama sen hepsinden önce gelmişsin. Ne olarak buradasın?"

"Ne diyorsun lan sen? Polis olarak buradayım eğer ist-"

"Kapıda zorlama yok. Pencereden girmişsin. Penceresinden girdiğin bir evin kapısında polis olarak dikilemezsin." Yağız Nihat'ın burnunun dibine sokulmuştu.

Kendisine yapılan beklenmedik çıkışın ardından afallayan Nihat çabuk toparlandı. "Asıl sen ne olarak buradasın Yağız Saran? Neden buradasın? Sözde sadece iki gün önce tanıştığın 'birinin' komşu çocuklarıyla şakalaşıp suratlarına kartopu atmak için mi?"

"O da ne ki..." dedi Yağız yumruğunu sıkarak. "Yalnızca birkaç dakika önce tanıştığım birinin suratına çok daha sert bir şey atabilirim. Galiba bunun için buradayım..."

Nihat diklendi. "Denesene..."

Panikle araya girdim. "Yağız..."

"Komiserim..." Merdivenleri nefes nefese çıkan birkaç polis memuru koridorun başında göründü.

Nihat, gözlerini Yağız'dan ayırmadı. "Servet sen burada kal, Mahir sen de benimle içeri gel!"

Ardından Servet dedikleri polis yanımıza gelip yüzümüze tehditkar bakışlar atarak hemen dibimizde dikildi. Yağız ise beni kaşla göz arasında az öteye çekmiş, iki eliyle omuzlarımdan kavramıştı.

"Bana güveniyor musun?" dedi, elleriyle omuzlarımı sıkarak.

Başımı aşağı yukarı salladım. "Güveniyorum."

Ellerini bu kez yüzüme getirip iki yanağımdan kavradı. "O halde hiçbir şey için endişelenmene gerek olmadığını biliyorsun." Gözlerinde yıldırımlar çakıyor gibiydi.

O an Nihat ve Mahir dediği polis kapımda göründü. Ellerinde o malum şifre düzenekli siyah sırt çantası, laptopum ve birkaç dosya vardı. Derken merdivenlerde iki polis daha göründü. Nihat'ın başıyla işaret vermesiyle her ikisi de beni bir kolumdan tutup merdivenlerden indirerek apartmanın dışına çıkardılar.

Aşağıda iki adet polis aracı ve birkaç polis daha vardı. Biraz evvel Yağız'ın beni omzuna alıp sokakta koşturmasını izleyen mahalleli bu kez ise pencerelere toplanmış, iki polisin arasında polis arabasına doğru yaptığım yürüyüşü izliyordu.

Araçların yanına yaklaştığımızda Nihat kolumdan çekiştirdi. Başıyla işaret ederek beni kendi aracına yöneltti. O anda son kez dönüp Yağız'a baktım.

Gür siyah saçlarının üzerine kar taneleri düşmüştü. Gözlerime uzun uzun bakarak bana, ona güvenmemi ve endişelenmemem gerektiğini hatırlatmaya çalışıyordu. Evet. Ona güveniyordum ve bu kesinlikle endişeler üstü bir duygu durumuydu.

Kırmızı AnahtarWhere stories live. Discover now