4.BÖLÜM: "Sonbahar"

218K 14.3K 12.8K
                                    

Vampir Weekend - Step

4.BÖLÜM: ''Sonbahar"

Elleri vardı bir türlü tutamadığım, tutup da hiç bırakamadığım. Saçları vardı, darmadağın tellerine bile şiirler yazıp da bir türlü okuyamadığım. Dudakları vardı, her bir tebessümüne iç geçirip ömrümü adadığım. Ruhu vardı, ölüsü de dirisi de kabulüm olan ruhu. Soğuğu da sıcağı da ruhuma kıvrılan ruhu. Kalbi vardı, ritmini bile bilmediğim, heyecanlanınca kaç defa attığını sayamadığım kalbi, sar kalbimi. Gözleri... Ah o gözleri yok mu gözleri? Mürekkep mavilerini tükettiğim gözleri.

Bir kere bakmış sadece birkaç saniye sürmüştü, peki nasıl olmuştu da birkaç saniye tüm ömrüme denk düşmüştü?

Sanırım yaşadığım o birkaç saniyeyi, ömrümün geri kalanının boynuna dolamış ruhumu ruhuna düğümlemiştim. Ve işin garip tarafı da o düğüm, kördüğüm olmuştu.

Çözemiyorum Akif. Yardım da istemiyorum, yeter ki ses etme.

O gece kapının arkasında kaç saat durdum ve kaç saat gözyaşlarımı usul usul ruhuma akıttım bilmiyorum. Acı çekmemiştim, belki de ilk defa mutluluğu dibine kadar sıyırmış, bu kadar özgürcesine ağlamıştım. Zaten gözyaşları acının taşlarından oluşmazdı hep, benimkiler bu sefer onun kalbinde közlenmiş gözlerim de yanmıştı.

Sahi Akif? Senden gelen gözyaşı bile bu kadar güzelse, bir gün beraber ağlar mıyız hiçliğimize?

Bir gün...

Bu sabah dünyanın en mutlu insanı olarak uyandım. Gerçi ben her zaman mutlu bir insandım. Ama bu sabah başkaydı, çok başka.

Kırmızı panduflarımı ayaklarıma geçirdim. Evde bir sonbahar havası vardı, ah en sevdiğim. Ayaklarım çabucak ısındı, acaba onunkiler de sıcak mıydı? Üzerime gri hırkamı geçirdim ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra direkt mutfağa girip ketıla kahve için su koydum. Daha sonra salona geçtim. ''Günaydınlar efenim.''

Çakır anında paçalarıma dolandı. Seni sevimli şey. Eğildim ve tüylerini sevdim. Daha sonra köşede ki çekmecenin kapağını açıp Çakır ve Kumru'nun yiyeceklerini çıkardım. Elimde ki mamayı Çakır'ın kutusuna boşalttıktan sonra Kumru'nun yanına gidip ona gülümsedim. ''Günaydın Kumru Hanım, bugün nasılsınız?'' Kafesinin kapısını açıp, yemliğine bir miktar yem boşalttım. ''Beni sorarsan ben çok iyiyim.'' Ve sanki biri duyuyormuşçasına fısıldadım. ''Biliyor musun dün Akif bana teşekkür etti.'' Aptal aptal sırıtmaya başladım. ''Ah Kumru, sesi öyle hoş ki...''

Sesi öyle narin ki, dünyanın en kötü şarkısını diline emanet etseler hiç sıkılmadan defalarca kez dinlerdim.

Kumru kendi çapında sesler çıkarmaya başlarken, gri parlak tüylerini okşadım. ''Senin de bir Akif'e ihtiyacın var.'' Ve bu gülüşü bir türlü eskitemedim. ''Siz çok özel varlıklarsınız. Hayatlarınıza yalnızca birini alır, yalnızca onunla yaşarsınız... Seni bu yüzden kendime benzetiyorum. Hayatıma bir adamı aldım ve yalnızca onu yaşadım... Varlığımdan haberi bile olmasa bunu yaşadım, yaşıyorum.''

İç çekerek ellerimi tüylerinden çektim ve suyunu da tamamlayıp, kafesinin önünden ayrıldım. Sardunyalarıma geçmeden önce mutfağa girip kaynamakta olan ketılın fişini çektim ve kahvemi hazırlayarak tekrar salona geçtim. Bir yudumu damağımı ısıtırken, tebessüm ederek perdelerimi usulca sıyırdım. İşte, günümü güzelleştiren diğer detaylar... Sardunyalarım.

Penceremi açtığım vakit yüzüme esen o acı tatlı rüzgârın ısırığı tenimde yer edindi. Lakin umursamadım. Bir elimle kahve kupamı tuttum ve diğeriyle onların yapraklarını sevdim. ''Size bir sır vereceğim ama kimseye söylemeyeceksiniz tamam mı?'' Birkaç saniye sustuk. ''Akif Selim, bana sizinle seslendi.''

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin