16.BÖLÜM: ''Gül Kurusu''

232K 14.2K 28.2K
                                    

Lake Of Tears - To Blossom Blue

Mabel Matiz - Gel

Ay! Sonunda gelebildik, bölüm başından kalktığım gibi soluğumu burada aldım. Keyifli okumalar o halde.

16.BÖLÜM: ''Gül Kurusu''

Eve girer girmez kapıyı hemen kapattım ve sırıtmalarıma mani olamadan elimle ağzımın üzerini kapattım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Eve girer girmez kapıyı hemen kapattım ve sırıtmalarıma mani olamadan elimle ağzımın üzerini kapattım. Delirecek gibiydim, sahiden kalbimin bile benimle alay ettiğini düşünüyordum. Kabul, kötü bir akşamdı hatta korkunç bir durumun içine düşmüştüm ama sonra o geldi... Her ne kadar ona kurtarıcım demek saçma ve komik gelse de nihayetinde yanımda olmuştu. Beni kendine çekmiş ve titreyen gözbebekleriyle ruhumu sorgulamıştı. Onca şeyi bu kadar kısacık bir zaman diliminde yaşayan ben, bir yıldan fazladır kalbimin içini tıka basa onunla dolduran yine ben...

Bu bir kâbusun eşiğinden sıyrılmak kadar güzel,

Bu çölün ortasında serap görmekten de öte...

Sırtımı yasladığım kapının arkasından çekildim ve üzerimdeki montu çıkarıp portmantoya astım. Hâlâ iyi değildim. Çakır ve Kumru'ya uğramadan evvel direkt odama geçtim ve çantamı usulca masamın dibine bıraktım. Yüzümdeki bu aptal ifadeyi silemiyordum, fırsattan istifade kendimi direkt aynanın önünde bulurken sırıtkan bir suratla karşılaşmak şaşırtıcı bir durum olmamıştı.

Ellerim yanaklarıma gitti usulca, hayır dokunup öptüğünden değildi bu kastım, yanaklarımın bu denli gülümsemekten bir gün hiç yorulmamasını istediğimden.

Kendimi izlemeye başlarken histerik bir biçimde iç çekip omuzlarımı düşürdüm. Her ne kadar o olayın anısı aklımdan silinmeyecek olsa da, Akif'in yanımda olduğunu bilmek bunu hafifletebilirdi. Sorun şu ki, o her zaman benimle olmayacaktı.

Kötü izler iyileri silmeye başladığında bunun büyümesine izin vermemeye çalışıp üzerimi çabucak değiştirmeye başladım. Yarın tam üç sınavım vardı ve ben doğru dürüst çalışmamıştım bile. Şu bir haftadır uykuya o kadar aç ve muhtaçtım ki, sanırım ailemin yanındaki vaktimi uyuyarak geçirecektim.

Öte yandan ailemi görecek olup, onların özlemini bir nebze olsun giderecek olmama sevinirken Akif'siz geçireceğim sekiz, dokuz günün boşluğu canımı şimdiden sıkmaya başlamıştı, keza Çakır'ı ve sardunyalarımı da.

Kumru'yu yanımda götürecektim, annemler yurtta evcil hayvan beslenildiğine şaşıracaklardı biliyorum hatta belki inanmayacaklardı da... Ama olsun, belki anlatırdım onlara gerçeği, bunca yalanın üzerimdeki yükünü taşımak artık hem zor hem de onlara haksızlık gibi geliyordu.

Kıyafetlerimi katlayıp yerine koyduktan sonra, eşofmanlarımı giyinip lavaboya gittim ve yüzümde yok olmaya yüz tutmuş hafif makyajı silerek, cildime krem sürdüm. Makyaj yapmıyorum diyemezdim ki yapıyordum ama bu çok abartılı olmuyordu. Makyajın yerine göre kullanımı daha doğru olurdu. Okula gidiyordum üstelik ne kadar abartabilirdim sanki?

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin