55.BÖLÜM: ''İçimizde Halledemediklerimiz''

93.7K 7.7K 19.2K
                                    

Mor ve Ötesi - Oyunbozan

Mavi Gri - O Ben Olamam

Merhabalar. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Size güzel bir bölüm getirdim umarım severek okursunuz. Oy ve yorumlarınızı lütfen ama lütfen ihmal etmeyin olur mu? Kalbinize sahip çıkın çünkü lazım olacak.d Keyifli okumalar. ^^

55.BÖLÜM: ''İçimizde Halledemediklerimiz''

Bir insanın acıya dayanma gücü ne kadardır ki?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir insanın acıya dayanma gücü ne kadardır ki?

Hayat hep kötüye giderken bunca şeyin içinde hayatta kalmaya çalışmak sahiden göründüğü kadar kolay mıdır? Kendimi Ezgi'nin yerine koyamıyorum bile korkudan çünkü o benim tanıdığım en güçlü ama en güçsüz insan. Çok güçsüz çünkü hayat onu yordu, çok güçlü çünkü hayat bunu biliyor ve ona oynuyor. Kendinden vazgeçti, kendini öldürmek istedi, kalbindekinden kaçamıyor ama bunu aşmak istiyor, ileriye bakmak ve yeniden yaşamak istiyor. O genç bir kadın, o nefes alıyor ve o bir insan. Hepimiz gibi hatalarıyla ve doğrularıyla yaşıyor. Olması gerekenleriyle ve olmamasını istedikleriyle de... Fakat o Ezgi; yere düşer, bir süre orada yatar ama eninde sonunda kalkar.

Elimdeki rapor gözlerimden düşen bir damla gözyaşının katiliydi. Ezgi'nin ise intiharı. Bir kez daha intihar etmişti ruhu ama bunu o yapmamıştı, istememişti. Bu kâğıt ve içinde yazan cümleler onun cinayeti olmuştu. O, çocuk sahibi olamayacaktı. Böyle yazıyordu. Bunu okumuştum. Yanlış okumayı öyle çok isterdim ki.

''Ezgi,'' dedim yutkunurken ve dudaklarımdan çelimsiz bir şekilde dökülürken adı. Kalbim sıkışıyordu ve ben ona nasıl yaklaşacaktım bilmiyordum. Bu acı sanki benim acımdı, öyle çok canım yanıyordu ki. Fakat nasıl devam edeceğimi bilemedim ve sustum.

Ezgi ruhsuz, hissiz ve buz gibi bakışlarıyla kapının orada dikilmeye devam ederken ne hissettiğini anlamama o kadar izin vermiyordu ki, her zamanki Ezgi'yi oynuyordu bana. İçinde yangınlar vardı ama gözleri buzdandı. ''Niye ağlıyorsun?'' diye sordu sonra sesi bile titremezken. ''Niye?''

Kaşlarımı hafifçe çattım ama şaşırmadım çünkü karşımdakini tanıyordum. Kafamı öne eğdiğimde elimdeki rapora bakarken Ezgi, ''Keşke eşyalarımı kurcalamasaydın,'' dedi. Ürperdim ve kafamı derhal kaldırarak gözlerine baktım. Sahiden de buz gibiydi. ''Ama aptallık bende. Ortalığa bırakırsam böyle olur.''

''Ezgi ben...''

''Mislina tamam,'' dedi sert bir tepkiyle gözlerini açıp kapatırken. ''Ne okudun, ne gördün biliyorum ama bunu uzatmayacağım. Bu kadar.''

''Ne zamandır?'' diye sordum sessizce ve kendimi suçlarken.

Kollarını göğsünde topladı ve daha dik baktı bana. ''Oldu biraz. Uzun zamandır kendimi tuhaf hissediyordum, kadın hastalıklarına gittim işte... Rahmimde kötü bir şey varmış, yumurtalıklarımda.'' Omzunu silkti. ''Bilmiyorum doktor hanım anlattı bir şeyler aklımda kalan bunlar.'' Duraksadı fakat öyle normal anlatıyordu ki, sanki ona ait bir yara değilmiş gibiydi. Gözleri pencereye odaklanırken orada dondu kaldı. ''Çocuğum olmayacakmış hiç. Üzülmedim ki, zaten çocukları sevmiyordum.''

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin