13.BÖLÜM: ''Nâmütenâhi''

210K 13.1K 25K
                                    

Toygar Işıklı - Sen Eşittir Ben

Nf- Let You Down

13.BÖLÜM: "Nâmütenâhi"

Nâmütenâhi* Sonsuz, ucu bucağı olmayan.

Onunla birlikte merdivenleri usul usul çıkmış ve birbirimizin gözlerine birkaç saniye boş boş bakıp hemen ardından iyi geceler sözleriyle vedalaşmıştık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Onunla birlikte merdivenleri usul usul çıkmış ve birbirimizin gözlerine birkaç saniye boş boş bakıp hemen ardından iyi geceler sözleriyle vedalaşmıştık.

Akif Selim yukarı çıkarken evimin kapısını açtım fakat onun kapısının sesini duymadan içeri girmemiştim. Saniyeler sonra içeri girdiğini fark ettiğimde gülümseyerek ayakkabılarımı çıkardım ve onları elime alarak içeri girdim. Kapıyı kapatır kapatmaz elimdeki ayakkabıları koridordaki dolabımın içine koydum ve ıslak bedenim ve eşyalarımı umursamadan salona girdim. Işıkları yaktığımda Çakır'ın kanepenin kenarına kıvrılarak uyuduğunu gördüm.

İçim sıcacıktı. Dışıma rağmen.

Işıkların yandığını fark eder etmez gözlerini açtı fakat yerinden kalkmadı, sanırım uykusu epey ağırdı. ''Tatlı rüyalar Çakır Bey,'' dedim sevecen bir sesle salonun ortasına doğru ilerlerken. Elimdeki kitapları sehpanın üzerine bıraktım ve sonrada çantamı kanepenin üzerine. Üzerimdeki ceket neredeyse sırılsıklamdı ve üşümeye başlamıştım.

Sardunyalarımın yönünde olan kalorifer peteklerine dokunurken yüzüm biraz düşer gibi oldu çünkü bu sıcaklık ısınmak için yeterli değildi. Fatura bütçemi aşsa da bir seferliğe mahsus bunu yapabilirdim yoksa sahiden hasta olacaktım, biliyordum.

Hem Akif Selim'de bunu istemezdi öyle değil mi? Evet bunu istemezdi, kendi söylemişti.

Olma...

İsmi aklımdaki yerine yeniden alırken yüzümdeki o sırıtkan tavır yeniden belirdi ve o esnada Kumru ile göz göze geldim. ''Bakma öyle, mutluyum ne yapayım?''

Saf saf onunla konuşmaya başlarken kalorifer peteğinin derecesini yükseltip sonra yeniden Kumru'ya baktım. Kalbim deliriyordu, içim içime sığmıyordu sanki. ''Kumru biz aynı şemsiyenin altındaydık az önce, düşünebiliyor musun? O ve ben... Omzum omzuna değdi, gözlerim gözlerine uzun uzun baksa anca bu kadar çıldırmış hissederdim sanki.'' Gözlerim kısılırken sırıtmaya devam ettim. Şu an tam bir şapşalım. ''Yaşadığımız on dakikayı on sene boyunca sana anlatabilirim, tekrar ve tekrar. Hem sen dinlersin beni, yoksa benim bu hallerimi senden başka kim çeker ki?''

Yağmur şiddetini bir an olsun azaltmamıştı ve gök gürlemeye devam ediyordu. Elektrikler gidebilirdi ve benim bir an önce bu halimden kurtulup duş almam gerekiyordu. Perdemi birazcık araladım ve cama vurup sonra aşağı süzülen o yağmur damlalarının her birine adını söyledim.

Mürekkebe Boyanan Sardunya | RaflardaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin