s c h o o l bus

6.4K 655 187
                                    

O gün okul bitene kadar Yoongi revirde dinlenmiş, okulun bittiğini belirten zil çaldığında ise yanına gelen arkadaşlarıyla durağa yürüyordu. Içi kitaplarla dolu olan çantasını Jungkook sırtlanmıştı. Ortam sessizdi. Seokjin yanlarında olmadığından sessizliğin mührünü kırmaya kimse yeltenmiyordu.

Durağa vardıklarında Jimin ve Taehyung yarın görüşürüz deyip garip atmosfer içerisindeki ikiliyi yalnız bıraktılar. Aralarında hiçbir kırgınlık yoktu, fakat konuşmuyorlardı ki bunu bilsinlerdi. Yoongi'nin ruhu ve bedeni oldukça çökmüş minik gözleri yorgunluktan iyice küçülmüştü. Otobüs durağa yaklaşınca Jungkook derin bir nefes alıp Yoongi'nin elini kavradı. En arka koltuğa ilerlerlerken köşeye oturması için Yoongi'nin geçmesini bekledi.

Otobüs hareket ettiğinde daha fazla dayanamayıp aralarında bir çığ gibi büyüyen sessizliği, boğuk ses tonuyla eritti.

"Yoongi inan ne diyecegimi bilmiyorum, farkında olmadan sağlığını kötü etkiliyorum ve bunun sonucunda seni kaybedecek olmaktan korkuyorum. Kırgın mısın hala bana?"

"Jungkook, bunları şuan konuşmasak. Çok yorgunum, omzunda biraz dinlenebilir miyim?"

Rahatladı Jungkook. Yoongi'nin kalbine hala aynı mesafede olduğu için. Kolunu zayıf omuza atıp bedenlerinin arasındaki mesafeyi de azalttı Jungkook. Yoongi başını boynuyla omzu arsındaki boşluğa gömüp, gözlerini kapayarak dinlenmeye başladı.

 Yoongi başını boynuyla omzu arsındaki boşluğa gömüp, gözlerini kapayarak dinlenmeye başladı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

"Yoongi, ineceğimiz durağa az kaldı, uyan hadi. "

Genç olan o kadar yorulmuştu ki gözlerini açıp cevap verecek hali bulamıyordu kendisinde. Durağa ulaştıklarında Jungkook Yoongi'nin çantasını önüne astı. Ince kolları omzunun üstünden geçirip "Sıkı tutun" diye tembihledi, uykuyla uyanıklık arasında olan gence.

Ardından ince bacakları kavrayarak Yoongi'yi sırtına alıp dikkatlice otobüsten indi. Kendi evlerine götürüyordu onu. Namjoon'un hala okulda işleri vardı, Yoongi'yi bu durumdayken yalnız bırakamazdı.

Evlerinin kapısına nefes nefese ulaştığında başının hemen solunda bulunan Yoongi'nin yüzüne dönüp "Ceza olsun diye bilerek yapıyorsun değil mi ?" derken güldü, ardından zile bastı.

Kapı açıldığında annesinin güler yüzü karşılayınca Jungkook'u, o da güzel bir gülümseme sundu değerlisine.
Kadın oğlunun sırtındaki bir diğer oğlunu farkedince şaşırdı.

"Yavrum çocuğun sırtında ne işi var, belin hassas tutulacak şimdi!"

"Şsst! Hastalandı anne, uyuyor şimdi."

"Kriz mi geçirdi yoksa! " Annesine Yoongi'den ve hastalığından bahsetmisti. Başını sallayıp koridorun sonundaki odasına geçip sırtındaki genci binbir çabayla yatağına yatırdı. Rahat uyusun diye okul ceketini üzerinden çıkarıp yorganını üstüne örttü. Ayaklanıp arkasını döndüğünde kapının eşiğinde kendisini izleyen annesini görünce kaşlarını çatıp kadına ödünün bokuna karıştığını anlatmaya çalıştı. Kapıyı yavaşça örtüp annesinin peşinden mutfağa geçtiğinde kadın "Ona güzel bir çorba yapıyorum yorgunluğunu alır." dedi. Jungkook mutfağı güzel yemek kokularıyla dolduran kadının söylemek istediği başka şeyler de olduğunu farketti. Bu kanısını doğrular gibi annesi sordu.

"Baksana neden evine götürmek yerine buraya getirdin onu? Kızdığımdan değil ha, merak ettim sadece. "

"Namjoon hyung okuldan geç ayrılıyor, bu hasta haliyle evde tek başına olacaktı."

Kadın kepçeyi çorbanın içine bırakarak Jungkook'un dibinde bitip, yanaklarını sıktı. "Oyşş benim oğluşum böyle düşünceli miymiş? Umji okuldan gelip de Yoongi abisini görünce sevinçten havalara uçar şimdi. "

"Hayır anne, Umji'ye söyleme, hemen uyandırır Yoongi'yi. Yorgun o, dinlensin biraz."

Kadının gözlerinden anlık bir ışıltı geçti. Arkasına dönüp hazırladığı çorbanın üstüne taze nane doğrarken yumuşak ses tonuyla oğluna seslendi.

"Jungkook..."

"Ha?"

"Ha değil, efendim!"

"E-fen-dim anneciğim!

"Şimdilik sadece bizim bilmemiz yeterli. Akrabaların sağı solu belli olmaz, hele baba tarafının anlayışla karşılayacaklarını sanmam."

Jungkook heyecanlanıp kaşlarını çattı. "Ne diyosun anne yaa!"

Kadın bıçağın üstünde kalan nane parçalarını parmağıyla sıyırırken başını arkaya çevirip pişkince sırıttı.

"Anladın sen!"

Eh tabi bunu derken göz kırpmayı da ihmal etmedi.



tatiliniz nasıl geçiyor çilekler🍓
umarım dizi, kitap, animeler ve yeni müzikler keşfederek arada eğlendiriyorsunuzdur kendinizi,

guzel yorumlarınızı bekliyorum,

bu arada NAMJIN SEVERLERI FLICKER adlı kurguma bekliyorum,
orada da sizleri görmek isterim

şimdilik bu kadar, hoşça kalın💙🍭



can't smile without you | yoonkookWhere stories live. Discover now