maraton

4.6K 451 259
                                    

1600 küsür kelimelik bir bölüm oldu. yorumlarınızı bekliyorum çileklerim, hadi finale az kaldı enerjilerinizi göreyim! 🍓

***

Biz insanlar başarılı insanların hayata hep basamağın en tepesinden başladıklarını düşünürüz. Bize göre bir ressam fırçasını tuvaline dokundurduğu anda ortaya Van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosu gibi bir şaheser çıkar. Bir yazar kalemini eline aldığı anda her cümlesi derin anlamlar taşıyan bir eser yazar. Bir futbolcu topa bir kez vurduğu anda dünyanın en iyi futbolcusu olmuştur. Bir koşucu daha ilk maratonunda rekorlar kırmıştır ya da bir öğrenci bir kaç günlük çalışmasıyla ülkede derece yapmıştır.

Biz insanlar hep bu hataya düşüyorduk işte. O insanlar hiç yorulmadı, hiç hayal kırıklığına uğramadı, hiç yalnız kalmadılar ve hiç ağlamadılar. Doğduklarından beri başarılılar, mutlular, her istediklerini elde edebiliyorlar sandık. Onlar bizim gibi değildi bize göre. Bir şeyi başardıkları için aşağıdan onları eleştirmek kolay geldi.

Maskeyi çıkarma zamanı sevgili insan taneleri. Bizler zavallı, korkak, çaresiz yaratıklarız. O insanlar o basamakları tırmanırlarken dizlerini kanattılar, elleri yüzleri yara bere içinde kaldı, çevrelerindeki insanlar tarafından birer birer terk edildiler.

Sadece oturup onlar şanslı, güçlü, zengin vs. demekle hiçbir şey olmuyor. Onlar hakkında bir şey söyleme hakkına sahip olmak istiyorsak; ilk önce onlar gibi olmalıyız. Haydi! Önce bir oturduğun yerden ayağa kalk! Çalışıp çabala ve asla vazgeçme!

Jeon Jungkook vazgeçmedi.

Min Yoongi vazgeçmedi.

O stadda oturan insanların maratonu birinci olarak bitiren Jungkook hakkında düşündükleri doğru değildi. 'Eminim ki özel okullarda okumuştur. Baba parası yiyordur. Çocukluğundan beri eğitim almıştır. Amatör şansıdır.' Hayır, böyle değil.

Okulda panoya asılan sınav sonuçlarının olduğu listede Yoongi'nin ismini gören öğrencilerin, onun hakkında düşündükleri doğru değildi. 'O zaten zekiydi, yata yata geçmiştir. Ahh, çok şanslı keşke ben de onun gibi olabilsem. Dersanelere gidip üstüne bir de özel ders alıyordur, ne varsa şu zenginlerde var.' Hayır bu da doğru değil.

Sandıkları gibi hayatları hep mükemmel ilerlemiyordu. Işler hep tıkırında değildi. Fakat onlar birbirlerine sahiplerdi. Birisi pes edecek gibi olduğunda, diğerine bakıyor ve ondan güç alıyordu.

ONLAR BIRBIRLERINE SAHİPLERDİ.

Nasıl başardıklarını bu anlattığım şeylerden sonra artık daha iyi anlıyorsunuzdur. Işte bu yüzden!

Inandılar! Hem kendilerine, hem de birbirlerine. Bu inancın ve sevginin gücüyle onlar o yüksek basamağı tırmanabildiler.

Elbette arada kendilerini yıkacak, o yüksek basamaktan düşmelerine sebep olacak olaylar da yaşayabiliyorlardı.

***

"Tanrı aşkına ne yapmaya çalışıyorsun Yoongi? Iki haftadır seanslarına gitmemek de ne demek! Iyileşmek isteyen sen değil miydin? Lanet olsun bu konuda seninle anlaşmıştık! Hastaneye gidiyorum diye çıkıp kütüphaneye gidecek kadar, sağlığından olacak kadar önemli mi bu sınavlar senin için?!"

Sessizce başını önüne eğip yüzüne çarpan gerçekleri dinledi Yoongi. Ayakları sanki yoluna yağ dökülmüş gibi çıktığı o basamaktan aşağı kayıyordu. Tüm hisleri, çabası ve hırsı önünden bir bir kayıp düşüyordu. Sanki bulunduğu basamakta tek başına, çırılçıplak, ve savunmasız şekilde dikiliyor gibiydi.

can't smile without you | yoonkookWhere stories live. Discover now