b r e a k fast

6.1K 610 121
                                    

40. bölüme ulaştık be! medyadaki müziğe tıklayın birlikte dans edelim!

Küçük odayı dolduran hareketli melodiyle elini telefonuna atıp , uykusu kaçmasın diye kapalı tuttuğu gözleriyle alarmı kapatmaya çalıştı derse yetişmesi gereken beden öğretmeni.

Alarmı kapattığını zannedip tekrar uykuya dalmışken Clairy Browne'un i'll be fine adlı insanı harekete geçiren şarkısı uykusunun açılmasını sağladı. (medyadaki parça)

Bilinci yerine gelirken evinde olan genci hatırlayıp şarkının ritmine uyarak ayaklandı. Alarmı kapatmasına rağmen Seokjin'in olduğu yatak odasına giderken 'uuu uuu i'll be fine yeah' diyerek şarkıyı mırıldanıyordu.

Dün Bayan Jeon kendisini aramış Yoongi'yle ilgilendiğini söyleyip yatıya kalması için iznini almıştı. Namjoon kadına yaptıkları için teşekkür edip hiç düşünmeden kalması için izin vermişti. Sonrasında ise bin pişman olmuştu. Kendisine yiyecekmiş gibi bakan, hormonları içkiyle iyice tavan yapmış bu gençle evinde baş başa kalacak olması tüylerini diken diken etmişti.

Seokjin eve girdiğinde hemen oturma odasındaki koltuğa yüzüstü yatıp "Çok yoruldum" diye inlemişti. Esmer adam ise tekli koltukta otururken Seokjin tarafından göz hapsine alınınca gidip kendisini sabaha kadar odaya kilitlemeyi düşündü.

Burada mantıklı düşünen kişi olması gerekiyordu. Kendisi bir öğretmendi ve öğrencisiyle arasındaki ilişkinin aşk, arzu gibi hislerle bürünmesi iki taraf içinde tehlikeliydi.

Ayaklanıp mutfağa giderek genci ayıltacak bir kahve yaptı. Sonrasında Seokjin az da olsa kendine gelmiş ama hala kayık bilinciyle hayallerini Namjoon'a anlatmaya başlamıştı.

"Üniversiteyi kazanayım ilk işim evden ayrılmak olacak. Ailem genel olarak iyi fakat babamla hiç anlaşamıyoruz. Beni de pek sevmiyor zaten.

Sonra seninle... Mezun olduğum için öğrenci kimliğinde olmadan rahatça konuşabileceğim. O zaman sana açılsam beni reddetmezsin değil mi?"

Namjoon dün gece olanları hatırlarken yüzündeki tebessümle kapalı kapıyı yavaşça araladı. Başını içeriye uzatıp baktığında kendisini açılmış perdeler, örtüsü düzenlenmiş yatak karşıladı. Görmeyi umduğu şeyler bunlar değildi oysa. Genç oğlanın uyurken nasıl göründüğünü görmek istemişti. Gerçi her zamanki gibi yakışıklı görüneceğini biliyordu fakat yakışıklı bir melek gibi göründüğü zamana denk gelmek istemişti.

Hayal kırıklığıyla direk bir şeyler atıştırmak için mutfağa geçtiğinde gördüğü manzara salakça bir kahkaha atmasına sebep oldu.

Hayatında görebileceği en basit kahvaltı, masasındaydı. Bir bardak süt, zeytin, peynir.

Kendisi süt sevmezdi bile. Yoongi'nin diyet içeceğiydi o. Ketılda suyu ısıtıp kahvesini hazırladı, masaya geçti. Yüzünde silinmeyen bir gülümseme vardı. 'Basitti belki ama yine de emek verdi, benim icin bunları hazırladı' diye düşünüp kendi kendine sırıtıyordu genç adam.

Kahvesini yudumlamak için dudaklarına götürdüğünde aklında hala Seokjin'in dünkü sorusu ve karşılık olarak verdiği cevap vardı. Çok mu yavşak görünümü vermişti?

"Seni reddetmek, yapacağım en büyük aptallık olur Seokjin."

Ardından dalıp gittiği için kahvesinden aldığı büyük yudumla bağırdı. "YANDIM!"

iki gündür yazdığım hicbir şey icime sinmiyordu dün gece zorlayıp bu bölümü yazabildim. 40.bölüm olduğu için şöyle güzel bir bölüm olmasını istiyordum, ama birkac gundur ruhen içimde kitaba yansıtacak mutluluk bulamadım.
umarım bölümü beğenmişsinizdir.
varlığınıza minnettarım, sizleri seviyorum💙

varlığınıza minnettarım, sizleri seviyorum💙

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.
can't smile without you | yoonkookWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu