down t o w n

4.8K 503 291
                                    

2018 yılının ilk okul gününde henüz derse gelmeyen Yoongi yüzünden Seokjin 40 takla atarak yoklama işini kendisi üstlenmişti. Yoongi'nin devamsızlık yüzünden tekrar okul birinciliğini kaçırmasına izin veremezdi!

Dersin yarısında soluk tenli çocuk yüzünde hiçbir endişe kırıntısı belirtmeden sınıftan içeriye girdiğinde Seokjin derin bir nefes bıraktı.

Dışarda lapa lapa yağan kar yüzünden beresinin ponponunda biriken birkaç kristal, sıcak ortamla eriyip şu damlasına dönüşürken, Yoongi kısık sesle geç kaldığı için hocadan özür diledi. Bir süre bir zamanlar kendisinin oturduğu ön sırada oturan Bambam'ın başında dikildi, sonra ise bakışlarını ifadesiz tutmaya çalışarak Jungkook ile aynı hizada olan arkadaki yerine geçti.

Ilk zamanlarda sınıf gürültülü olduğu için arkadan dersi duyamıyordu. Sonrasında sınıf hem bilgi yarışmasını temsil edecek grubun hem de okul birinciliğini hedefleyen Yoongi'nin dersi güzelce anlayabilmesi için eskisi kadar gürültü çıkarmıyorladı. Bu yüzden ön taraftaki sırasında fazla konaklamamış Bambam'a yerini geri iade etmişti.

Şimdi Jungkook yerine geçer geçmez, yanına gelip ıslanmış atkı ve beresini alıp kuruması için kaloriferin üstüne koyarken, ondan nasıl uzak duracağını düşünüyordu.

Bu imkansıza yakın bir zorluktaydı.

Dikkatini ondan uzak tutmak için önüne kitabını açıp yarısında geldiği dersi dinlemeye çalıştı. Yan tarafından gelen sürüklenme sesiyle o tarafa birkaç salise süren bir bakış attı.

Imkansızlaştırıyordu. Hissetmiş gibi.

Uzun olan oturağını kendininkinin yanına sürükleyip o güzel elleriyle, düşünceler içerisinde yürüdüğü karlı yollarda donan yanaklarını kavramıştı.

"Buz gibi olmuşsun "

Öyleydi. Hem bedenen hem de mecazen. Soğuk tavırlarını artık Jungkook da farkettiğinde Jungkook'un bileğinden tutup ellerinin teniyle daha fazla temas etmesini engelledi.

Ardından başını iki elinin arasına alıp ensesinde birleştirerek sıraya dayadı. Sıkıntıyla büyük bir nefes bırakırken Jungkook Yoongi'nin ensesinde birleştirdiği ellerini okşadı.

"Bir sorun mu var, Yoongi?"

Sınıftan içeri girip yerine geçene kadar bakışlarını kendisinden ayırmayınca farketmişti Jungkook'un dün olanları hatırlamadığını. Fakat şimdi bu düşüncesi iyice kesinleşmişti. Onu tekrar kendisinden uzaklaştırmak ne zor olacaktı. Daha da kanayacaktı.

Başını sıradan kaldırmadan tekrar Jungkook'un elini ittirdi.

"Evet."

Yüzüne bakarak, kararını söylemeye cesareti yoktu. Çünkü o zaman Jungkook dolu gözlerini görüp asla ona inanmayacaktı.

"Seni yanımda istemiyorum. Şu zamana kadar nasıl geldiysem öyle yalnız kalmak istiyorum. Şimdi gider misin yanımdan "

"Bir şey mi yaptım Yoongi? "

Diyecek bir şey bulamıyordu uzun olan. Onu kaybetme korkusuyla ne soracağını, ne yapacağını şaşırmıştı.

"Kalbini kırmak istemiyorum, git. Sadece git."

Jungkook onun birbirine kavuşturduğu ellerinin boğumlanan kısımlarından başka bir yere bakamıyordu. Zar zor ayağa kalkıp, sandalyesini yerine geri koyarken gördüğü tek şeyin onun elleri olduğuna şükrediyordu. Tanıdığı sevimli, korunmaya muhtaç, iyimser çocuğun soğuk bakışlarıyla kendisine bunları söylediğini görse şu ankinden daha çok dağılacağına emindi.

can't smile without you | yoonkookWhere stories live. Discover now