35. Bölüm

22.3K 1K 12
                                    

O uzun geceden sonra aralarında uzun bir süre hiç bir konuşma geçmemişti Tarık ve Sude'nin. Sessizliğe bürünmüştü Sude, düşünceleri arasında kaybolmuş gibiydi. Filiz'inde bebeği için geldiğini öğrenmişti ama onunla da konuşmuyordu. Tatlı kadın, yakınlaşmaya hatta bebeği ile ilgili konuşmaya çalışmıştı ama başarılı olamamıştı. Bebeği isteyip istemediğini bile anlayamamışlardı. Sabırla açılacağı günü beklemeye karar verdiler.

Sude günler geçtikçe kısa yürüyüşlere başlamıştı,henüz babasının evinin de içinde olduğu küçük siteden dışarı çıkmamıştı ama bu mesafe bile ona iyi geliyordu. Sitenin içinden beyaz ahşap bir merdivenle sahile iniliyordu, kendini çok iyi hissederse oraya kadar gidiyor merdivenlerden sonbaharın gelişiyle boşalan plajın sakin görüntüsünü izliyordu. Tarık'ın evi lüks sayılmazdı ama zevkli bir evdi. Dubleks bir villa idi burası, Bodrum'un klasik mavi beyaz mimarisinden biraz farklı tuğla dış cephesi olan bir evdi, tek başına yaşayan biri için de fazla büyük bile sayılabilirdi. Bahçesinden rahatlıkla görünen harika bir manzara vardı, yürüyüşlerini hep bu manzarayı izlerken sonlandırıyordu, denizin mavisinde düşünceleri ile başbaşa saatler geçiriyordu.

Yine böyle bir akşam üzeri Sude bahçedeki koltuklarda ıhlamuru ile otururken, eve arada sırada uğrayan doktorlardan başka birileri gelmişti. Orta yaşlı bir çift ve genç iki kişi Tarık ile beraber yanına geliyorlardı. Ellerinde çiçekler olan tatlı kadın çok güzel gülen bir yüzle hepsinin önünden ilerleyip Sude'nin yanı başına kadar gelmişti.

-Canım benimm, çok geçmiş olsun... Nihayet tanıştık... Ben Gönül, babanın yakın arkadaşıyız.

-Kadının merhameti, gülen yüzü,  beklemediği anda kurmaya çalıştığı yakınlık Sude'yi birden içinde bulunduğu karamsarlıktan çıkarmıştı. Elindeki çiçekleri aldı... Belki de uyandığı günden beri gerçekten ilk defa hafifçe gülümseyerek "Merhaba" dedi...

-Merhaba güzel kızım... Biz senin için çok endişelendik, ama çok şükür iyisin. Daha önce rahatsız etmek istemedik. Tarık toparlanmaya başladı deyince, kusura bakma öyle habersiz geldik bizde!

-Ne demek hoşgeldiniz! Ben de misafirim zaten... Şey yani kılığım için de kusura bakmayın...

-Ah olur mu! Bizler babanın yabancısı değiliz inşallah seninle de yakın oluruz. Bak tanıştırayım, Kemal amcan benim eşim, babanın da yakın arkadaşı, bunlar da benim ufaklıklar! Bir yandan da kıkırdamıştı, enerjisi inanılmaz bir kadındı! Buğra ve Buket...

Herkes Gönül'ün ortamdaki rahatlığı sayesinde gülümsüyordu, teker teker tokalaştılar ve Sude'nin etrafındaki diğer koltuklara yerleştiler. Sude kadının baban baban diye vurguladığı her cümlede aslında biraz geriliyordu ama bu kadın konuştuğunda onu terslemek içinden gelmiyordu. Eylül sonu tatlı bir serinlik vardı havada ama keyifli bir sohbet için, harika bir akşam başlamak üzereydi. Ortamda konuşmacı genelde Gönül olmuştu.

Önce kocasını ve Tarık'ı anlatmıştı, nasıl arkadaş olduklarını, kendini adadığı yardım faaliyetlerini sonra başlarından geçen bazı olayları. Kadın anlattıkça babasını tanıyordu farkında olmadan Sude, mangal sevdiğini, her gün mutlaka yürüyüş yaptığını, kahve içmediğini , sayısız muhtaç insana kucak açtığını, bir Fenerbahçe'li olduğunu... O anlattıkça, yaşadığı hayal kırıklığından, içinde olduğu zor durumdan bile biraz uzaklaşmıştı. 

Sonra çocuklarını anlattı, bir yandan takılırken çocuk dediği genç adam ve genç kadın komiklikler yapıyorlardı. Gönül kumral ,orta boylu hafif tombul klasik bir kadındı ama kızı ve oğlu babaları gibi esmer ve uzun boylulardı, çok güzel bir aile tablosu gibiydiler. Buket bir öğretmendi, zorunlu hizmet için Erzurum'da üç yıl çalıştıktan sonra sonunda tayini Bodrum'a çıkmıştı. Annesi bu atamanın sevincini her haliyle belli ediyordu. Buğra ise bir doktordu, sakin görünüşlü bir gençti , en suskun olan , hatta gözlerinde bir acıma hissi gördüğü tek insan da oydu bu gece.

Aşk İşi *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin