2. Bölüm |Ezel|

208K 6.9K 659
                                    

Ufak tefek yazım yanlışları olabilir dostlar. Tam gözden geçiremedim bölümü. Dikkat dağınıklığı yaşıyorum son zamanlarda, buna rağmen bir an önce bölümle sizi buluşturmak istedim.

Keyifli okumalar dilerim!

**************

"Bir daha oğlunuzla konuşmayacağım lütfen beni göndermeyin. Kalacak bir yerim yok." derken sesim son derece ifadesiz çıkmıştı. Yalvarmak bana göre değildi. Yalvarır gibi yapmaya çalışırken sesim tam bir ölüye dönüşüyordu.

İkna edebileceğimi kısa süreliğine düşünsem de ela gözlerinin içindeki öfke buna engel oldu. Gidecektim...Geldiğim gün gidecektim.

Beni üst kata çıkarırken kırmızı halıya doğru öylece bakıyordum. Bakımlı tırnakları kolumu acıtıyordu ve bundan hiç hoşlanmamıştım. Belki de Çınar'ın elinin belimden sanki hiç dokunmamış gibi kaymasını kafamdan atmaya çalışırken o tırnaklara takılmıştım.

"Gideceksin güzelim, o kadar!" diye bağırdı. Bu kadının bu koskoca yerin nasıl müdiresi olduğunu düşünmeye başladım. Varoş bir ağızla konuşmuştu. Üstelik "müdire" kelimesi de ilk kez beni rahatsız etti. Sanki bir okuldaydık da başta müdire vardı. En ufak bir yanlışta bana kalırsa aşırı tepki veriyordu. Sadece konuşmuştum. Başka bir niyetim yoktu. Pekala onunla konuşmak yasaktı ama bedelinin bu kadar ağır olması...Başka nereye gidebilirdim ki?

Birinci birimlerin odalarının önüne geldi. Bu sırada yolda kimle karşılaştıysak bize bakmıştı. Ela gözlerini bende gezdirdi ve "Hangisi senin?" diye sordu. Bu sırada arkadan yaklaşık beş görevli geliyordu. Hepsi de kalıplı heriflerdi.

Kaldığım yeri gözlerimle işaret ederken müdireye onunkilerden daha öfkeli bakışlar yolladım.

Kendi kartıyla kapıyı açtı. Ondaki kart tüm odaları açıyor olmalıydı. Beni içeri itti ve "Çabucak eşyalarını topla ve defol." dedi. Bu büyük tepki karşısında yaşadığım şok hareketlerimi yavaşlatmıştı adeta. Kaşlarımı çatarken yatağın üstündeki siyah çantama baktım. Zaten içinden bir parça çıkarmamıştım. Çantamı elime aldım usulca arkamı döndüm. Karşımda müdireyi bekliyordum ama bu falcıydı. Müdire çoktan gitmişti, tıpkı Çınar'ın gitmesi gibi.

İstemsizce gülümsedim."Buradan biraz erken ayrılıyorum. Kendine dikkat et." diye söylendim. Buradaki dengeleri ben değiştirecektim güya, deli saçmasıydı. Falcı kadın gri saçlarını bir eliyle geriye attı. Siyaha yakın gözleriyle beni inceledi. İnce dudaklarını araladı. Bir şey diyecekti. Sonra bundan vazgeçti.

"Pekala ben gidiyorum." dedim ve kapıya doğru iki adım attım. Bir şey diyeceğini umuyordum. Kimse sessiz sedasız gitmeyi haketmezdi. Madem gidecektim bunu herkesin bilmesini isterdim. Beni tanıyan ya da tanımayan herkesin gittiğimden haberdar olmasını istemem normal olsa da gerçekleştiremeyeceğim bir istekti. Kimi kandırıyordum ki, sadece Çınar'ın bilmesini içten içe istiyordum. Belki engel olabilirdi. Neden böyle düşündüğümden bile emin değildim.

"Senin Çınar'ı bulman lazım." dediğinde dikkatimi tekrar çekmeyi başarmıştı. Arkamı döndüm ve garip enerjisini etrafa saçan falcıya "Neden?" diye sordum.

Gülümsedi."O senin gitmene izin vermez." diye fısıldadığında kaşlarımı hafifçe çattım. Elini belimden çok kolay ayırmıştı. Bu izin vermek demekti. Tekrar "Neden?" diye sorduğumda ben de fısıldamıştım.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin