2. Sezon - Sezon Finali - 2.Kısım "Güvenmemeliydin."

56.6K 1.8K 224
                                    

Normalde oldukça uzun bir süre bölüm atmamayı planlamıştım. Ama sizleri kıramadım. Zaten bizimkileri de oldukça özlemiştim. Bu seferlik istisna yaptım. Keyifli okumalar dilerim!

**********
|GÜVENMEMELİYDİN|
.
.

MÜDİRE

"Bu seferki doğum günü için sihirbazlık gösterisini iptal edebiliriz." diye söylenirken bir yandan da dairemde volta atıyordum.

Çınar küçüklüğünden beri sihirbazlık gösterilerini severdi. Bu onun hakkında bildiğim sınırlı sayıdaki şeylerden biriydi. Herkesin gözünden kaçan sihirbazlık hileleri nedense onun gözleri tarafından kolayca çözülüyordu. Üstelik bu sihirbazlık işlerinin nasıl yürüdüğü konusunda bir bilgi sahibi olma arayışında da hiç değildi. Sadece algılarından bir şey kaçmıyordu. Ve kimsenin algılayamadığı şeyleri kolaylıkla algılamak hoşuna gidiyordu.

Kaşlarımı hafif çattım. Oldukça geç olmasına rağmen şu an en pahalı doğum günü hazırlıkları yapan, işinde profesyonel bir adamla konuşuyordum. Halbuki bunu daha önceden yapmam gerekirdi. Fakat Açelya'da isyankar bir takım toplulukları susturmak, yenilikler için uğraşmak ve birkaç kanun ortaya atıp burayı biraz daha yaşanılabilir kılmak hayli zaman alıyordu.

Açelya'nın bazıları için gerçekten de yaşanılabilir bir yer olmadığını elbette biliyordum. Sorumlusu da zaten bendim. Sadece...bir zamanlar bir pisliğe karşı olan güçsüzlüğümden nefret ediyordum ve sonraları -kendimin bile tahmin edemeyeceği bir yere geldiğimde- tüm güçsüzleri cezalandırmak istedim. Ya güçsüz olup Açelya'nın onlar için katlanılmazlığında kaybolacak, ya da güçlü olup Açelya'nın tadını çıkaracaklardı. Fakat son zamanlarda içimde burayı herkes için yaşanılabilir kılmak adını garip, belki de biraz sinir bozucu bir duygu vardı.

"Pislik..." diye tekrar homurdanırken telefonda adını bile unuttuğum herifin söylediklerine odaklanmaya çalıştım.

"Efendim müdire hanım?"

  Dediğimi anlamamış gibi yaptığı çok açıktı. "Size demedim, devam edin lütfen." dedim. Çınar'ın babasını tekrar hatırladığım için kendime kızmıştım. Sonra...sonra onun yüzü gözlerimin önüne geldi. Oğlu Çınar, babasına gerçekten çok benziyordu. Hırçın bakışlı lacivert gözleri, kumral hafif dalgalı saçları, kemikli yüz hatları, kirli sakalı, biçimli burnu ve suratını tamamlayan açık pembe rengindeki dudaklarıyla babasına belki de daha fazla benzeyemezdi. Sanırım...sanırım bu yüzden Çınar'a, kendi oğluma karşı içimde bir çekememezlik vardı. Tıpkı beni bir fahişe ile aldatan babası gibi ona da katlanamıyordum. Pekala, Çınar babası gibi sadakatsiz değildi, hiç değildi. Diğer huyları da babasıyla pek benzemiyordu. Ama görünüş olarak tamamen babasının genç haline benzemesi bile ona karşı geriye doğru bir adım atmam için yeterliydi. Oysa...oysa Açelya'm hiç öyle değildi. Benim küçükken bir melek olan tatlı kızım...O görünüş olarak tamamen bana benziyordu. Etrafa neşe saçıyordu. Kardeşi Çınar gibi somurtkan da değildi. Tabi bu durumda benim de etkim vardı. Açelya dünyaya geldiğinde sıradan bir ev hanımıydım. Gözlerimi devirdim. Ne günlerdi ama?

Bu yüzden Açelya'nın özel bir çocuk olması için elimde herhangi bir malzeme yoktu. Fakat Çınar'ın doğumuna yakın abim Ezel'in farklı bir gezegenden olan birtakım kişilerle iletişime geçtiğini öğrendim. Tabi bana bunu ilk söylediğinde ona inanmamıştım.

"Peki siz bu duruma ne diyorsunuz müdire hanım?"

Adamı dinlemediğimi tekrar fark etmiştim. Ara sıra geçmişe dalar, o daldığım derin kuyudan çıkmakta güçlük yaşardım. Yine öyle olmuştu.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin