15. Bölüm |Yılbaşı|

95K 3.4K 399
                                    


******************
Hiç bulanık bir su berrak olur mu ? Kötü biri tüm günahlarının çekiciliğine rağmen iyi biri olur mu ? Kalbi işkence etmek için can atan bu müdüre bir gün...belki bir gün iyi biri olur mu ?

Falcı kadına akışkan düşünceler ve baygın bakışlar ile bakarken "Siz yaşıyorsunuz ?" diye mırıldanabilmiştim. Çınar'ın onu öldürdüğünü sanmıştım oysaki. Peki Çınar'ın bu denli tehlikeli biri olduğunu bilirken neden yanına gitmiştim. Neden onu kurtarıcım olarak görmüştüm ? Çınar başkalarının hayatına son vermekten kaçınmayan bir adamdı. Bunu lacivert gözlerinin derinliklerinde sakladığı tanımlayamadığım bir duygudan dolayı biliyordum. Peki neden ? O kurtarıcı değilken gözlerime inen ve onu benim kurtarıcımmış gibi gösteren perde de neyin nesi ?

Falcı kadının beyaz kıvırcık ve uzun saçları beyaz ışıkta parlıyordu. Siyaha yakın kahverengi gözleriyle beni süzerken üzerimde suçluluk duygusunu hissettim. Bu suçluluk duygusunun diğer duygulardan farklı bir yanı vardı. Çok ağırdı. Ona bakan gözler eşliğinde kütlesi daha da artıyordu. Soğuk sayesinde titreyen ve beynimi uyaran ayaklarım falcı kadına gitmek için bir hamle yaparken arkamdaki adam buna izin vermedi.

Kafamdaki soru işaretleri ile birlikte müdüreye baktım. Kin ve nefret gizlediği gözleri, falcı kadını son derece normal bir şekilde karşılamıştı. Biliyordu. Falcı kadının ölmediğini biliyordu.

Falcı kadına tekrar baktığımda krem rengi ve lacivert renklerinin birleştiği masa örtüsüne benzer kıyafetiyle yanıma doğru geldiğini farkettim. Koyu renk gözleri bu sefer müdürenin üzerindeydi.

"Ona zarar verirsen Çınar Açelya'yı altüst edebilir." diye tısladı falcı kadın.

O beni korumak için görevlendirilen kanatsız bir melek olmalıydı. Oysaki ben şuan şeytanın girdabındaydım. Beni korumak için güçlü bir sebebi vardı. Bu Çınar'dan başkası değildi. Yine de daha ne kadar ileriye gidebilirdi ki ? Şaşkınlıktan sonra donuk bir hal almış surat ifademle bir müdüreye bir de falcı kadına bakarken kendimi bir oyuncak gibi hissetmiştim. Çocuklar oyuncakları çok severlerdi. Bu durumda Çınar çocuk olmalıydı. Müdüre ise çocuğu oyuncakla çok vakit ayırdığı için oyuncaktan kurtulmak isteyen oğluna çok düşkün bir anne olmalıydı. Oyuncak zararsız, oyuncak ne yaptığını bilmiyor, çocuk tuhaf, çocuk tehlikeli, çocuk oyuncağa aşık ona zarar verdiğini bile bile...oyuncağın kafası karışık, çocuk çaresiz, tuhaflar, çok tuhaflar.

Yerdeki sıcak zincirlere biraz önce basan çıplak ayaklarım acıyı tekrar hissederken müdüre "Açelya'yı birbirine katan bu kız. Farkında değil misin anne ?" dedi.

"Anne mi ?" diye birden bağırdığımda müdürenin kaşları çatıldı. Demir duvarlara sahip büyük odada çok fazla kişi vardı. En acınası durumda olan ben olmalıydım. Ağlamamak için ya da sinirden çığllık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Derin derin nefesler alırken falcı kadın "Çınar tam üç yılını rüyasında bu kızı görerek geçirdi. Üç yıl...rüyası o kadar düzenli bir şekilde ilerledi ki üç yılın sonunda evleniyorlardı."

Falcı kadın duraksadı. Ben şaşkın bir şekilde az önce duyduğum kelimeleri sindirmeye çalışıyordum. İmkansızlığın ördüğü bir ipte yürüyor gibiydim. Dikkatsizce ilerliyordum ipte. Düşmüyordum. Hemen hemen her gün bu ipte zorla yürütülüyordum ama düşmüyordum. Ellerim yukarı kalkmış bir vaziyette oluyordu.Ben aşağı bakıyordum. Yüksekteydim. Sonra bir gün aşağı bakmadım. Yukarı baktım bu sefer. Lacivert gözleriyle o, yukarıdaki küçük bir evin penceresinden elini uzatıyordu. Elimi tutuyormuş gibi gözüküyordu ama onu hissetmiyordum. Ellerimi indirdim. Korkmuştum ondan. Sonra sert bir şekilde düştüm. Canım yandı. Çok yandı. Zemine akan kan hızla yayılırken ben yukarı baktım. Yoktu. Lacivertin büyüsü kaybolmuş gibiydi. Hemen yan tarafıma baktım. Onu gördüm. O da benim gibi düşmüştü ama o daha kötü durumdaydı. O daha yüksekten düşmüştü. Koyu yeşil gözler ve lacivert gözler son bir kez daha birbirlerine baktılar. Aralarında bir kelime oluştu. Kız o kelimeyi okudu ve birbirlerine ihtiyaçları olduğunu anladı. Çok geç kalmıştı ama olsun diye mırıldandı. Bunu farketmeden ölmemişti.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin