2. Sezon - 19. Bölüm |Uykudan Sonra|

51.7K 1.8K 163
                                    

Keyifli okumalar Açelyalılarım! :)

***************

Yaklaşık üç saat sonra kocaman bir otelin girişine geldiğimizde gözlerimi etrafın ihtişamından dolayı sürekli olarak gezdirmekle meşguldum. Çok güzel bir süs havuzu girişi süslüyordu. Süs havuzunun kenarları çimenlik alan ve bu çimenlik alanın kenarlarına doğru ağaçlar kendini göstermeye başlıyordu. Az önce arabayla biraz uzağından da olsa yan tarafından geçtiğimiz alanın aşağısında büyük bir havuz da görmüştüm. Kocaman otel ise beyaz, gri gibi açık renklerden oluşuyordu. Yaklaşık altmış katlı binanın pencerelerinin hatrı sayılır bir büyüklüğü vardı. Girişe doğru olan beyaz merdivenlerin üzeri kırmızı halıyla
örtülmüştü. Ve merdivenlerin kenarlarında şu an kapalı olsa da küçük ışıklandırmalar vardı. Çınar'ın arabasını görür görmez yaklaşık on beş görevli otelin girişinde sıraya dizilmişti.

"Bakıyorum da çok mutlu oldun." dedi Çınar. Bunu söylerken surat ifadesi keyifliydi.

"Burası gerçekten harika. Ama asıl harika olan şey tekrar eskisi gibi olmamız." dedim ve gülümsedim. Ama Çınar'ın surat ifadesi, bu sözümden sonra birden buz kesmişti. Koyu renk olmayan kaşlarını çattı ve kafasını bana çevirip lacivert gözlerini suratımda gezdirdi. O gözler kesinlikle aklımı başımdan almaya yetecek güzelliktelerdi.

"Hiçbir şey eskisi gibi değil Duru. Ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

Dudaklarım birden dümdüz olmuştu. Kalbimin ritmi ise birden haddinden fazla hızlanmaya başlamıştı. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mı? Ama...ama ben eski günlere bu kadar aşıkken şimdi yeni düzeni istemiyordum. Biliyordum ki artık daha uzak olacaktık. Bunu kastediyor olmalıydı. Ve bu benim için gerçekten üzücüydü.

Suratım kendime hakim olamadan asılmaya başlarken Çınar tekrar konuştu.

"Sen bana çok takılma. Eğleneceksin." dedi, sonra da arabadan indi. Kapımı hemen yan tarafımdaki görevlilerden biri açtı ve "Welcome lady." dedi. Ama türk olduğuna adım gibi emindim.

Çınar kaşlarını çattı. Görevliye ters ters baktıktan sonra "Türk." dedi.

Yaklaşık yirmi yaşlarındaki adam mahcup bir surat ifadesi takındı ve hafifçe gülümsedi. "Üzgünüm Çınar Bey. Buraya hep ingilizlerle geldiğiniz için alışmışım."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Bakışlarım hemen Çınar'a kaydığında Çınar'ın surat ifadesi bu sefer gerçekten de ölümcüldü. Her an o görevlinin boynuna yapışacak bir kurt gibi duruyordu. Bu da gergin bir ortam yaratmak için yeterince güçlü bir nedendi.

"Sen bir de kendini savunmak için açıklama mı yapıyorsun? Kovuldun! Üzerindeki formayı parçalayıp sana yedirmeden gözümün önünden kaybol!"

Bir sürü dikkatli bakışın içinde onu azarlamıştı. Zaten bu tarz şeylerden çekinmezdi. Ama aklıma başka bir şey takılmıştı. İngilizler mi?

Çınar'a doğru hızlı bir şekilde yürüdüm. Elimi sıkıca tutup beraber merdivenlerden çıkarken Çınar arabasının anahtarını sanki bir çöpmüş gibi görevliye atmıştı. Surat ifadesi sert görünüyordu. Yine de bu sorumu sormak için bana engel olmadı?

"İngilizler demek ha?"

"Kapa çeneni." diye homurdandı. Elimi daha çok sıktı.

Çınar'ın bilmediği bir yüzünü daha görmüştüm. Buraya ilk geldiğim gün Falcı bana Çınar'ın birimlerden konuştuğu ilk kız olduğumu söylemişti. Öyleyse bu ingilizler de nerden çıkmıştı? Benimle tanıştıktan sonra ingilizleri buraya getirip onlarla keyif yaptığı düşüncesine inanmak istemiyordum. Belki de şu ingilizler birimlerden değildi ve benden önce onunla olmuş olmalıydılar. Ama...ama Çınar'ın beni eskiden onları getirdiği yere getirmesi sindirebileceğim bir şey değildi.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin