2. Sezon - 3. Bölüm |Not|

54.6K 2.1K 90
                                    

Keyifli okumalar! :)

****************

Çınar İblis'e doğru hızlı adımlar atarken benim geride durmam için koluyla beni arkasına almıştı. Herhangi bir kavga çıkmasını kesinlikle istemiyordum. Bu yüzden "Çınar, lütfen." dedim sakin olmaya çalışan bir ses tonuyla. Bu sırada kalbimin sesini kulaklarımda net bir şekilde duyabiliyordum.

Çınar dediğimi hiç duymamış gibi İblis'i yakasından tuttuğu gibi gri duvara sertçe yaslamıştı. Bu sırada İblis'in yüzünde hafif bir sırıtma oluşmuş, ve bu Çınar'ın öfkeden deliye dönmesini hızlandırmıştı. "Senin burada ne işin var?" diye adeta tısladı Çınar. Sonrasında da öfkeli gözleri üzerime kaydı ve tekrar İblis'e döndü. Lacivert gözleri, şimdi simsiyah görünüyordu.

"Benden nefret et." diye mırıldandı İblis. Bu sırada sırıtışı hala yüzündeydi. Çınar'ın öfkesine yenik düşüp düşmemesi konusunda hiçbir fikrim yoktu. Saniyeler içinde İblis'i öldürecekmiş gibi duruyordu.

"Çınar." dedim tekrar. Bu sefer "lütfen" kelimesini kullanmadım. Çünkü çok iyi biliyordum ki "lütfen" kelimesi şu ortamda gereksiz bir kibarlıktan başka bir şey değildi.

İblis hiç hareket etmeden sadece Çınar'ın yakasında olan ellerine bakıyordu. Bedeni sanki ölmüş gibi tepkisiz kalıyordu. Ve bu Çınar'ın öfkeyle homurdanmasına neden oldu. Bir süreliğine oluşan sessizlikte Çınar'ın İblis'i bırakmasını beklemiyordum. Çınar kağıdımı onun elinden alırken "Duru için yeni bir kağıt yazıp işe yaradın mı bari?" diye sordu küçümseyerek.

"Elbette."

Çınar'ın bu ruh hali değişikliğine ilk başta hiç ama hiç anlam veremedim. Onu neredeyse öldürmek üzereydi. Ah, ne değişmiş olabilirdi ki? O sessizlik içinde ne değişmiş olabilirdi?

Cevabı kısa süre içinde bulduğumda güçlükle yutkunabildim. İblis Çınar'la iletişim kurmuş olmalıydı. Hem de bana sınav zamanı yaptığı şekilde, aklına girerek. Dudağımı ısırdım ve az önce yaşanan duygu yoğunluğunu üzerimden atmak için içten içe bir uğraş verdim. Bu sırada Çınar yanımda yerini almış ve kolumu sıkıca tutmuştu.

Tehditkar bakışları İblis'in üzerinde tekrar dolaştı ve "Buraya benim bile girmeme izin yokken sen kimsin, söylesene?" dedi. Küçümsemeye, aynı zamanda da bakışlarıyla ve ses tonuyla tehdit etmeye devam ediyordu.

İblis'in açık buz mavisi gözleri, göz bebeğinin büyük olmasından dolayı o kadar da korkutucu durmuyordu. Aslında onun yakışıklı olduğunu bile söyleyebilirdim. Çok değişik bir havası vardı ve ilgi çekiyordu. Lakin benim işlerime burnunu sokmasını ya da benimle aynı ortamda bulunmasını bile istemeyeceğim biriydi. Çünkü Çınar İblis'e olan nefretini elle tutulur bir şekilde belli ederken ben İblis'e en ufak bir sempati duyamazdım. Çınar'ın her zaman benim iyiliğimi düşündüğüne adım gibi emindim.

"Müdire ve Yarkın'ın ortak kararı." diye kestirip atan İblis koridorda çıkışa doğru ilerlemeye başlarken Çınar sessiz bir şekilde ona bakıyordu. Çınar'ın içinde fırtınalar koptuğuna artık emindim. Müdire de Yarkın da artık onun için fazla olmuştu.

"İkisinin de canı cehenneme." dedi Çınar küfreder gibi. Yaklaşık bir kaç saniye sonra ise İblis koridorda ilerlemeyi keserek bize döndü. "İyi bir başlangıç yapmadığımızı biliyorum, ama aramızdaki şu buzları biraz olsun eritebiliriz diye düşünüyorum. Yarın akşama doğru bir gemi kiraladım. Birlikte içki içer, yaşadığımız rezil anları anlatarak keyifli bir akşam geçiririz. Ne dersiniz? Sahra da orada olacak."

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin