2. Sezon - 10. Bölüm |Karan|

49.8K 1.8K 165
                                    

Bir bölümle daha tekrar karşınızdayım. :) Aslında daha erken paylaşacaktım ama yazdığım bölüm silindi. Ben de sizleri merakta bırakmamak için snapchatten kesitler paylaştım yazdığım gibi. Bölümü umarım büyük bir keyifle okursunuz. Keyifli okumalar Açelya Ailesi! Sizleri seviyorum! :) <3

***************

Çınar elini sahiplenir bir tavırla belime atmış bir şekilde merdivenlerden çıkarken kalbimin ritmi heyecandan artmış, artmaya da devam ediyordu. Bu malikane, Çınar'ın hep gizemli ve sıradışı bulduğum hayatında bana biraz daha ışık tutabilirdi. Zaten Çınar hakkında yanılmıyorsam en çok bilgiye sahip kişi bendim, ve galiba en çok onun hakkında daha fazlasını isteyen de bendim. O çözülmesi zor bir yapboz gibiydi, ve her çözmeye yaklaştığınızda sizi şaşırtıyordu. Mesela gün içinde beni ilk olarak nerede ve nasıl gördüğünü itiraf etmiş, sonra nasıl Açelya'ya gelmem için planlar yaptığını da itirafın sonuna eklemişti. Tabii bir de üvey babamın hakkında bildikleri vardı, her bilgi içimi rahatlatacak diye bir şey yoktu sonuçta.

Malikanenin içine girmeden önce gösterişli kapının önünde duran iki görevli bize kapıyı açmıştı. Kapılar biz girdikten sonra tekrar kapanırken ardında tok bir ses bırakmıştı. Etrafta gözlerimi hızlı bir şekilde gezdirmeye başladım.

Koskocaman salonun duvarları siyah renkliydi. Sağ ve sol olmak üzere iki merdiven de yukarıya doğru çıkıyordu ve tamamen camdan yapılmaydılar. Onun dışında duvarları süsleyen pencereler yuvarlak bir tasarıma sahiptiler. Fakat beni etkileyen salonun içinde hiçbir eşya olmaması değildi. Salonun tam ortasında bulunan Sahra'ydı.

Yukarıdaki gösterişli avizeden dökülen cılız beyaz ışık en çok onu aydınlatıyordu. Beyaz ince kazağı, siyah ceketi, kısa kırmızı eteği, gri topuklu ayakkabıları, kalın dudaklarına sürdüğü kırmızı ruju, mavi-yeşil gözlerini belirginleştiren koyu ton farı, düzleştirdiği sarı saçlarıyla her zamanki gibi güzel görünüyordu. O kesinlikle bir çok erkeğin beğenisini toplayan bir kızdı. Bir elinde tuval vardı ve tuvalin önü bize çevrili olmadığı için resmi göremiyordum.

Sahra'nın yanındaki -görevli olduğunu tahmin ettiğim- turuncu saçlı kız Çınar'ın sinirli suratını görüp başını eğdi ve ufak adımlarla malikanenin arka taraflarına doğru ilerleyip ortalıktan kayboldu. Bu sırada Sahra'nın gözleri inanamayarak üzerimde dolaştı. Fakat söze önce başlayan Çınar olmuştu.

"Bu salonun hali ne böyle? Neden bir eşya yok?"

Sahra kaşlarını kaldırdı. İğneleyici bakışları kısa bir an daha bende dolaştıktan sonra Çınar'a döndü. "Sen buraya neredeyse hiç uğramıyordun. Ben de senin eşyalarını kendi malikaneme götürmekte bir sakınca görmedim. Ayrıca hatırlatırım ki Duru'yu kurtardığım için bana bir iyilik borcun vardı." dedi. Çınar'a göz ucuyla bakarken kaşlarının iyice çatık hale geldiğini gördüm. Ne uzun ne de kısa olan kirpiklerinin arasındaki gözlerinin rengi git gide koyulaşıyordu. Onun kesinlikle nefret ettiği biri olmak istemezdim.

"Hadi ama Çınar. Eşyaların Duru'dan kıymetli olamaz öyle değil mi?" diye sordu. Sesi çok inceydi ve kulaklarım bu sesi duymak istemiyordu. Gözlerim ise başından beri Sahra'nın buradan defolmasını bekliyordu.

"Hiçbir şey Duru'dan kıymetli değil, fakat ne cüretle buraya girebilirsin?" derken Çınar'ın ses tonu öfkesini bastırmaya çalışır gibiydi.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin