26. Bölüm |Kötü Adamlar|

69.1K 2.6K 116
                                    


.
.
.
Çınar diz çöktüğüm çimenlik alandan beni elleri belimde bir şekilde usulca kaldırırken ikimizde gözlerimizin tam içine sessizce bakıyorduk. Bu sırada birinin bize doğru geldiğini hissettim. Tamamen ayaklanmama rağmen dengemi tam olarak kuramıyordum. Çınar sanki bunu anlamış olacak ki güçlü elini belime attı ve kendimi biraz daha iyi hissetmemi sağladı.

"Ne güzel bir görüntü ama." diyen müdirenin sesinin geldiği tarafa doğru baktım. Tam arkamızdaydı. Ona doğru döndük.

"Ne zamandan beri buradasınız?" diye sordum müdirenin ela gözlerinin içine bakarak. Aramızdaki mesafe fazla değildi ama yakın olduğumuzu da söyleyemezdim.

"Yeni geldim ama tam olarak ne olduğunu anladım sanırım. Oğlum Duru'yu hatırlıyor musun?" diye sordu. Yüzünde gülümseme vardı.

"İyi biriymiş gibi davranma." diye homurdanan Çınar'a baktım. Ciddi surat ifadesi yüzündeydi. Ben ise kafası karışık bir haldeydim. Gözyaşlarımın ıslaklığı hala yüzümdeydi ama yine de Çınar'ın geri geldiğini bilmek beni çok mutlu etmişti.

"Seninle tartışmayacağım Çınar." dedi ve bize doğru gelmeye başladı. Işıkların fazla aydınlatamadığı karanlık ortamda sanki kimse bizi göremeyecekmiş gibi geliyordu. Canlı yayının olduğu yer parıl parıl parlıyordu ve dikkatleri fazlasıyla çekiyordu. Açelya gerçekten büyük bir yerdi ve canlı yayına katılmayan ve dünyadaki izleyicilerin varlığından haberleri olmayan o kadar çok kişi vardı ki.

Müdire Çınar'a sarılır sarılmaz dikkatimi topladım. Çınar belimdeki elini bırakmamıştı ve öylece duruyordu. Müdire ise gözlemlediğim kadarıyla oğluna pek sarılmazdı. Çınar'ın da buna şaşırdığına emindim.

"Gerçekten..." dedi güçlükle. "Gerçekten yaptığım hatanın düzelmesine çok sevindim."

Çınar'ın duygusuz ses tonu "Bu inandırıcı gelmiyor." dedi. Müdire pek duygusal biri değildi. O acımasızdı ama şuan acımasızlığın pençelerinden yaralı bir beden kurtulmuş gibiydi.

"Biliyorum." dediğinde hıçkırdı. O...ağlıyordu. "Duru'yla istediğin yere git. Bu sefer size karışmayacağım."

"Sorun sadece o değil." dedi Çınar. Ardından "Anne." diye eklemişti. Onun da içinde bir burukluk olduğunu biliyordum. Artık belimi daha sıkı kavrıyordu. Ben ondan güç alırken o da benden güç alıyordu.

"Seni dinliyorum oğlum." dedi ve Çınar'a sarılmayı bırakıp dolan gözlerini Çınar'ın ifadesiz yüzüne dikti.

"Neden Duru'yla mutlu olmamı istemiyorsun. Duru'ya olan duygularımın beni bitireceğini söylüyorsun. Ama başka bir sebep daha olmalı. Öfkene yol açan sebep." dedi ve saçlarımı okşamaya başladı. Gözlerini annesinden ayırmıyordu.

Müdire derin bir nefes aldı. Söyleyeceği cümlenin ağırlığını hareketlerinden anlayabiliyordum.

"Çünkü ben...kendime bile itiraf edemiyor olabilirim ama..."

İkimizde onu dikkatle dinliyorduk.

"Çınar, biz babanla hiçbir zaman böyle olamadık. Baban hiçbir zaman bana senin Duru'ya baktığın gibi bakmadı. Başım dertte olduğunda hiçbir zaman beni kurtarmadı. Biliyorum. Bana çok kızacaksın ama ben sizin beraber çok mutlu olmanızı kaldıramadım. Etrafına bir bak. Duru gelmeden önce burada kim tam anlamıyla mutluydu ki zaten. Burada tam anlamıyla mutlu olan sizsiniz ve ben sizi her beraber gördüğümde babanın o düşüncesizliğini hatırlayıp nefret doluyorum."

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin