2. Sezon - 11. Bölüm |Şefkat|

52.5K 1.9K 178
                                    




*****************

Kapıyı yumruklamaya devam ederken göğsüm hızla inip kalkıyordu. Çok tedirgin olmuştum. Karan'ın acı dolu inleme sesi adeta vücuduma enjekte edilmişti.

"Çınar!" diye bir kez daha bağırdım. Sanki bu bağrışıma karşılıkmış gibi içeriden Karan'ın acı dolu sesi bir kez daha duyulduğunda gözlerimi kısa bir an yumdum ve ellerimi saç diplerime götürüp nemli saçlarımı çektim. Çınar bir "Zarar Makinesi"ydi. En ufak bir durumda kendi yolunda karşına çıkanlara zarar veriyordu. Üstelik bu zararların kişiyi ölüme kadar götürebileceğini tahmin edebiliyordum.  Kaşlarımı çattım.

Kapıya bir kez daha vururken İblis büyük bir sakinlikle kollarını önünde birleştirmiş, hal ve hareketlerime bakıyordu.

"Çınar!" diye tekrar bağırdım. "Etrafındakilere en ufak bir durumda zarar vermeye devam ettikçe hiç sevilmeyeceksin!"

Sözümü bitirdikten saniyeler sonra Karan, öncekilere oranla çok daha şiddetli bir şekilde bağırdı. Sanki bu Çınar'ın "Etrafımdakilerin beni sevip sevmemesi umrumda değil." deme şekliydi. İçeriden gelen sesleri kafamda canlandırınca Çınar'ın büyük ihtimal yerde yatan Karan'ın karnına tekmeler indirdiğini hayal edebiliyordum.

"Nasıl birden bu kadar korkunç birine dönüşebilir?" diye hayretle sorarken yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim. Büyük bir duygu seli içerisinde sürükleniyordum.

İblis tek kaşını kaldırıp suratıma bakmaya devam etti. "O hep korkunç biriydi. Sadece sana bu yüzünü sık gösteren biri değil. Zaten tahmin ediyorsundur."

İblis'e yaklaşıp dirseklerinden tuttum. "Ben sadece bana karşı böyle olmasını istemiyorum İblis. Ben herkese karşı böyle olmasını istiyorum. Beni dinliyor, anlıyor ve cevap veriyor. Ama başka kimseyi dinlemiyor, anlamaya dahi çalışmıyor, doğru dürüst cevap bile vermiyor. Böylelikle beni de mahvediyor." derken hıçkırmamak için kendimi zor tuttum. Güzel başlayan bir günü nasıl bu hale getirebiliyordu?

"Kahretsin!" dedi İblis.

Ona anlam veremeyen bakışlar attım. "Ne oldu?" derken bu sefer sesim bıkkın çıkmıştı. Ah, yeter artık Açelya! Sence de fazla üstüme gelmedin mi?

İblis kısa bir an gözlerini kapattı. "Dışardaki görevlilerden birinin iç sesini duyabiliyorum. Müdire buraya geliyor! Seni görmemesi lazım."

"Harika(!)" diyerek göz devirdim. Bu sırada Karan için bildiğim tüm duaları etmeye başlamıştım bile.

İblis kolumdan tutarak beni hızla yemek masasına doğru götürdü. "Masanın altına gir." dedi. Kalbim iyice hızlanmaya başlarken "Orada beni fark eder." dedim.

"Önüne geçer, seni gizlerim. Zaten müdirenin benimle ve masayla fazla ilgileneceğini sanmıyorum."

Başka çarem olmadığı için masanın altına gidiğimde İblis biraz eğilip masanın altındaki konumuma baktı. Sonra da ona göre doğrulup tam önümde durdu. Kısa sürede malikanenin gösterişli kapıları yavaşça açıldığında ben de Çınar'ı ve Karan'ı düşünüyordum.

Kolları ve bacakları çok uzun, üstelik de bol olan eşofmana kısa bir an odaklandım. Sarkan kol kısmını burnuma doğru götürüp Çınar'ın kendine has ferah kokusunu içime çekerken gözlerimi kapattım. Karan'ı kendine rakip olarak mı görmüştü? Karan, Çınar'ın yolundaki küçük bir taş gibi zararsızken Çınar'ın o taşı ezmezi de ne demek oluyordu? Bana karşı fazla hassas olduğunu biliyordum ama bu kadarı fazla kavramını geçiyordu. Karan'la iletişime geçmem Çınar'ın bana karşı ne kadar hassas olduğunu ölçmemi sağlamıştı. Ve ortada korkutacak derecede bir sonuç vardı.

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin