2. Sezon - 17. Bölüm |Çınar Ağacı|

47.4K 1.9K 89
                                    

Keyifli okumalar dilerim! :)
*
*
*
*

"Çınar...eğer sen de istersen neden bunu yapamayız ki? Aklım almıyor. Burada bir sürü inanılmaz deney yapılıyor, iksirler, garip yaratıklar, tuhaf teknolojiler...Bu da mümkün olabilir. Rüyalarda yaşamak için ne gibi bir engel olabilir ki?"

Çınar'ın gözyaşlarından dolayı ıslanmış suratının ellerimin arasında olması çok güzeldi. Yüzümü iyice ona yaklaştırırken burunlarımız birbirine değmişti. Ferah kokusu beni boğacak kadar yoğundu artık. Tüm zihnimi bu güzel koku sarmıştı. Sanki başım dönüyordu.

"Müdire seni bulur güzelim. Sonra da acımadan öldürür." dedi, kısa bir duraksamadan sonra devam etti. "Birbirimize kavuşmamızı bir türlü kaldıramıyor. Nedeni ise asil bir kana sahip olmaman ve sıradan olman. Oysa bence öyle değilsin. Hem de hiç." dedi ve dudaklarımı birden öpmeye başladı. Uzun zamandır birbirimizden uzak olmanın verdiği açlıkla dudaklarımı sertçe öperken beni yatağa yatırır hale getirdi. Dudaklarının tadı bir içki gibiydi. Daha önce içmemiştim ama tahmin edebiliyordum. Yavaş yavaş uyuşturuyordu. Mantık kafamdan uzaklaşırken görüntüsü de hafif bulanıklaşmıştı. Artık üzerimde kalıyordu ve loş ışıklardan çıkan turuncu ışık, lacivert gözlerinin içinde bir ateş yanıyormuş gibi gösteriyordu.

Beni öpmeye devam etti. Yüzüme düşen bir kaç teli yüzümden ayırırken güçlü elleri belimi kavradı. Belimi kendine doğru çekerken "Sen...gerçek olamayacak kadar enfes bir şeysin." diye mırıldandı. Ona karşılık veremeyecek kadar afallamıştım ve onun kontrollü öpüşlerine esir düşmüştüm.

"Uyanmak istemiyorum." diye itiraf ettim. "Senden uzakta kalmak istemiyorum Çınar."

"Ama maalesef yavaş yavaş uyanıyorsun." dediğinde benden ayrılmak istemediğini beni daha aceleci ve sert öpmesinden anlamıştım. Beni öpmesi...çok güzeldi. Çok güzel bir histi. Sağ eli saçlarımdan bir tutam alıp onu parmaklarına doluyordu.

"Bu kötülüğü bana yapma." dedim. Bu sırada gözlerim dolmuştu. "Seninle artık hiçbir bağım kalmamış gibi yapmak çok zor geliyor."

"Meleğim...bana da çok zor geliyor. Ama senin benim yüzümden zarar gördüğün bir hayat daha zor geliyordu."

Kafamı iki yana salladım ve onun tam gözlerinin içine baktım. "Sen de o ilaçlar yüzünden zarar görüyordun. Kendini hesaba katmıyorsun!" diyerek onu yumuşak bir şekilde  azarladım.

"Ben önemli değilim melek. Beni boş ver."

"Önemlisin Çınar. Çok önemlisin!" dedim ve ona sarıldım. Artık görüntü iyice bulanıklaşmıştı ve bu muhtemelen uyanacak olmamla ilgiliydi.

Cevap vermemişti. Devam ettim.

"Ayrı kaldığımız süre boyunca Sahra'ya dokundun mu?" diye sordum. Bunu gerçekten merak ediyordum.

Koyu renk olmayan kaşları hafif çatıldı ve "O sarı kafa o kadar umrunda olmasın. Dokunmadım." dedi.

"Peki ya o sana?"

Bu sorumu beklemediğini bir süre duraksamasından anlamıştım. "Sadece bir kaç kez öptü. O kadar."

"Ve sen de buna izin verdin?" derken hayal kırıklığına uğramıştım.

"Onu bir şekilde elimde tutmam gerekiyordu Duru. O olmasa hala seninle ilgilendiğimi düşünecekler ve zarar görecektin. Ve hayır. Sahra Ezel'in kızı olduğu için kimse ona zarar vermeye cüret edemiyor."

AÇELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin