16. Bölüm

22.6K 1.7K 600
                                    

Lütfen hikayeye başlamadan önce yıldıza dokununuz.

herdem6060 beni takip etmeyi unutmayınız.

Ana sayfamda instagram linkim vardır. nerimanvurgunkitaplari instagram hesabını takip ederseniz çok eğleneceğinize inanıyorum.

İYİ OKUMALAR SİZLERİ SEVİYORUM.

-----------------------------------------------------------------

"DÜN GECE O ADAMLA AYNI ODA DA MI KALDIN" sözlerini bitirdikten sonra Ecem'in gözlerinde gördüğü hayal kırıklığıyla, kendinden nefret etti. Neden böyle oluyordu? Neden bu kız söz konusu olduğunda bu kadar saçmalıyordu. Neden?

"E hadi gelin çocuklar," diye seslenen büyük halayla ikisi de ona döndü. Ecem içindeki acıyı belli etmemek için gözleri dolu olduğu halde gülümsedi. Eliyle sediri göstermesine rağmen önden gidip, büyük halanın karşısına oturdu. Cihat'ta kendine küfür ede ede Ecem'in yanında yerini aldı. Gülfem Hanım, Ecem'in günlerdir hüzünlü gözlerinin sebebini anladı. Bu yakışıklı gençti. Acaba ne olmuştu da güzel, neşeli kız bu hale gelmişti? Kıyamam çocukta pek mahcup duruyor diye düşünüp yalnız bırakmaya karar verdi.

"Eh size doyum olmaz, siz çayınızı için ben bi geline bakayım. Sabahın köründe tarlaya gitti. Benim gelmem ikindiyi bulur. Akşam yemeğine kal çocuğum."

Ecem hemen ayaklanıp mutfaktan bir bohça getirdi. Cihat'ın kabul etmemesini dilerken, eline uzanmış saygılı bir şekilde öptüğünü görünce şaşırdı.

"İnşallah büyük hala işim çıkmazsa mutlaka kalırım," diye sanki aileden biriymiş gibi cevap verdi.

Ecem'in bu fikirden hoşlanmayacağını, hatta sinirden kuduracağını bile bile kabul etmişti. Aslında üç buçuk atıyordu. Gülfem Hanım gittikten sonra Ecem'le konuşmaya nasıl başlayacaktı? Maviş öyle düşmanca bakıyordu ki, korkmakta haklıydı. Yaşlı kadını tahta kapıya kadar geçiren Ecem, kapattıktan sonra bir süre arkasını dönmedi.

Mektubundan sonra ne yüzle karşısına çıkmıştı? Nasıl bu kadar fütursuz olabiliyordu? Onu nasıl bulabilmişti? Peşine düşeceğini bildiğinden bütün önlemlerini almıştı. Ömer Çınar'ın fikriyle geldikleri köyü bulmaları imkansızdı. Hadi buldun, ne demeye ailesinin yanında karşısına çıkıyordu.

Ellerinin ayaklarının sinirden titrediğinin farkında, sakinleşmesi olanaksızdı. Yine de yavaşça arkasını dönüp, sırtını kapıya dayadı. İki cam gibi göz birbirine kilitlendiğinde, konuşmaya mecal kalmamıştı. Cihat gözleriyle üzgünlüğünü göstermek için sadece bakıyordu. Ecem de neden diye sorgularcasına bakışlara cevap veriyordu.

Cihat'ın zayıfladığını, gözlerinin şişkinliğini ve üzgün halini gördüğünde biraz sevinmişti. Mektubum biraz olsun vicdanına dokundu demek diye düşündü. Hiç üzülmeden incelemesine devam etti. Simsiyah giyinmiş adamın, ne kadar yakışıklı olduğu su götürmez bir gerçekti. Ancak Ecem öyle şeyler yaşamıştı ki bir erkek de yakışıklılık isteyeceği en son şey bile değildi. Artık vicdanlı, iyi yürekli, kadına değer veren, saygı duyan birini arıyordu. Gerçi bunları babasından sonra da öğrenmiş olması gerekirdi ama gençlik işte diye düşündü.

Gözlerin birbiriyle konuşması devam ederken, Ecem öyle kötü bakıyordu ki konuşmadan gitsin istiyordu. Yoksa o kendine güveni sarsılmış kızdan canavar çıkacaktı. Nasıl olsa kendi çöplüğündeydi. Burada ne onun parası işlerdi, ne de gücü, gelmekle büyük hata etmişti. Karşısına gelmiş, birde ima ettiği o şeyle sinirlerini iyice tepesine çıkarmıştı. Sakin Ecem sakin diyen iç sesini elinin tersiyle kovdu. O yeteri kadar sabretmiş, yeteri kadar susmuştu değil mi?

GURUR SAVAŞI Güzel Seven Kadınlar Serisi 2 (Bitti)Where stories live. Discover now