25. "Umarım bir kez de sen öldürmezsin beni."

2.7K 185 75
                                    

Kızıl bir canavar yaşatıyordum, vücudumun en derinlerinde. Zaman zaman tenimdeki boşluklardan dışarı sızıyor, kendimi engellememin mümkün olmadığı o dakikalarda hem aklımı dağıtmama yardım ediyor hem de mahvolmanın sınırındaki ipin üzerinde cambazlık yapan ruhumun altına güvenlik ağı örüyordu. Düşüyordum belki ama bitmiyordum, tükenmiyordum. Lakin geri geldiğimde de asla eskisi gibi olamıyordum. Daha yorgun, daha baygın, daha ölüydüm.

Ölmek buydu işte; aniden olan bir eylem değildi. Yavaş yavaş işliyordu içinize. Önce duygularınızı söküyor, sizi içeriden parçalıyordu, sonraysa beyninizi kontrolü altına alıyordu ve ondan başka hiçbir şeyi düşünemediğinizi fark ettiği vakit de zavallı kalbinize saldırıyordu. İşte o zaman, tam anlamıyla bitiyordunuz.

Kimi bitmek isterdi, kimiyse baki kalmak. Ben kavuşmak istiyordum. Huzurum, mutluluğum neredeydi, bilmiyordum, yine de onu elimin arasına almak, bir daha da bırakmamak istiyordum ancak o da gelmemek konusunda kararlıydı. Israr edebilirdim belki, nazikçe tutup hayatıma sokar, her gün sulayıp yeşertirdim o huzur tohumunu, tabii, bulunduğu konumu bilseydim.

O yatakta, burnumu dolduran sigara kokusuna her şeyimle sarılmış bir haldeyken, sigaranın kaynağı olan adamı incelemekten geri durmuyordum. Büyük ellerinin bir sigarayı tutarken bu kadar nazik olması, o kalın parmakların vücuduma yapabileceği her türlü eylemi kafamda canlandırıyordu ve her şeyi daha da çok istememe sebep oluyordu. Deliriyordum, bütün bunların başka açıklaması yoktu.

"Sahi, neden senin burada bir odan var?"

Chanyeol, içine çektiği nefesi dışarı verirken gözlerini açıp bana bir bakış attı. Beyaz, yarı saydam dumanın çilek dudaklarının arasından yükselip aramızdaki havayı doldurmasını izledim ve hayatımda ilk defa, bir sigara olmanın nasıl bir his olacağını hayal ettim. Sigarayı tutmadığı elindeki kitabı aşağı eğdi. Yüzündeki ifade alaycıydı.

"Çünkü ben öyle istedim." İki haftadan uzun süredir dibindeydim ve ateşinin yükseldiği o gece dışında, kendini bana bir saniyeliğine dahi açmamıştı. Oysa ben onun kollarının arasında ağlamış, tahminen sarhoş olduğumda bütün zayıflıklarımı yüzüne bağırmıştım.

"Bu kapalı kutu misali davranışlarını devam ettirmeye hala gücün olması şaşırtıcı." İç çekip gözlerimi ondan kaçırdım ve yatağa biraz daha yayıldım. "Zira benim gücüm tükenmek üzere."

Chanyeol birkaç saniye daha beni izledikten sonra kafasını çevirdi ve okuduğu kitaba geri döndü. "Çok sevdiğim bir şiir vardır." Kitabı kaldırıp kapağını görmemi sağladı. Yine Oscar Wilde - Bütün Şiirleri okuyordu. Kitabın yapraklarını sanki ezbere biliyormuş gibi çevirip bir sayfaya geldi ve bana uzattı. Kitabı parmaklarımın arasına alarak önümdeki şiiri okudum.

Herkes Öldürür Sevdiğini

Oysa herkes öldürür sevdiğini
Kulak verin bu dediklerime,
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimi yaşlı iken
Şehvetli ellerle boğar kimi
Kimi altından ellerle
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi yeterince sevmez
Kimi fazla sever
Kimi satar kimi de satın alır
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan
Çünkü herkes öldürür sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez...

Güzel şiiri okuduktan sonra kafamı kaldırıp Chanyeol'e baktım, kararsız gözlerle. Herkes öldürüyordu, sevdiği bedeni ve biliyordum ki ikimiz de daha önce ölmüştük.

Moth - ChanBaek ✔Where stories live. Discover now