42. Sevmek ve sevilmek ne demekti?

2.8K 192 277
                                    

Öğlene doğru kalktığımda daha gözümü açmadan yaptığım ilk şey kolumu sol tarafıma atmak oldu ve tabii ki parmaklarımın karşılaştığı tek yokluk, soğuk çarşaftan başkası değildi. Bunu bekliyormuş gibi buruk bir gülümseme yerleşti yüzüme. Asla normal olmayacaktık, sanırım bu yüzden normal bir sabaha günaydın demeyi istemek de adil olmazdı. Asla erkenden uyanıp onu izleyebileceğim sabahlar olmayacaktı veya mutfaktan omlet kokuları almayacaktım. Bu benim kaderimdi, bu kadarına bile müteşekkir olmalıydım ama yapamıyordum işte. Bencildim, aç gözlüydüm.

Fazlasını istiyordum.

Gözlerimi geri kapatıp ağlamamak adına dudağımı ısırdım. Her şeyi yanlış yapıyordum ama bu benim suçum muydu? Önümde, bana doğru yolu gösterecek kimse olmamıştı ki. İnsanlarla nasıl ilişki kuracağımı bilmiyordum çünkü çoğu iletişimim imalarla başlıyordu, seks imalarıyla. En yakın arkadaşım olan Luhan'la nereden baksanız bir aydır konuşmamıştım ve bunu fark etmemiştim bile.

Sorunluydum. Kimsenin beni istememesi normaldi. Chanyeol ilk fırsatta yanımdan kaçmakla iyi yapıyordu, yoksa onu da kendim gibi sikik bir hâle getirecektim.

Duyduğum miyavlama sesiyle üzerime şişko, çirkin kedinin atlaması bir oldu. Battaniyenin üzerinden karnımda biraz dolaştı, kendine rahat bir yer yaptıktan sonra kafasını patilerinin üzerine koyarak karnıma uzandı ve dik dik bana baktı. Elimde olmadan gülümseyerek yumuşacık kürkünü okşamaya başladım. Mırlayarak karnıma sürtündü.

"Chanyeol seni burada mı bıraktı? Bu tuhaf işte. Onun gizli sevgilisi değil misin sen?" Kulaklarını hafifçe okşadığımda bana doğru biraz daha yaklaştı ve kafasını boynuma sürttü. "Sinirli olmadığında iyi sayılırsın aslında, her ne kadar köpek insanı olsam da."

Onu okşamaya devam ederken iç çekerek tavana baktım. "Chanyeol'ü düşünüyordum ben de," dedim yumuşakça. Devam etmemi istiyormuş gibi mırladı. "Acaba bir gün biz de kitaplardaki o romantik çiftler gibi olabilir miyiz, ne dersin? Dün yaptığı gibi her gece beni göğsünde uyutur mu? Sabahları odamıza kahvaltı getirir mi? Hamile kalır mıyım?" Güldüm. "Dalga geçiyorum, hikâye mpreg değil ki sonuçta."

İç çekip gözlerimi geri kapattım. "Sadece daha normal bir hayat istedim, ömrüm boyunca böyle bir şeyi ilk defa arzuluyorum. İlk defa Chanyeol, normal olmayı deli gibi istememe neden oluyor. Tam da hayatıma onun gibi biri girmişken her şeyin daha da karışıklaşması adil mi sanki? Ne olurdu şimdi kapı açılsaydı ve içeri girseydi?"

Tam o esnada, yukarılardaki birileri beni duymuş gibi kapı açıldı. Kafamı uzatıp kimin geldiğini görmeye çalıştım ama kapıyı bir türlü görüş alanıma sokamadım. Light'ın kulakları dikildi ve kucağımdan atlayıp ağır ağır o tarafa yürüdü, ben de bu sayede ayağa kalkma zamanımın geldini anladım.

"Kimsiniz?"

"Acaba kimim?" Elinde bir kahvaltı tepsisiyle içeri girdiğinde şaşkın gözlerle ona baktım. Yüzünde güzel, çok güzel bir gülümseme şekillendi ama bir yandan da kızmış gibi kaşlarını çatıyordu. "Senin hâlâ yatakta olman gerekirdi. Yorganın altına geri gir, çabuk." Söylediğini yaparak yatağa uzandım ve yorganı göğsüme kadar çektim; tam o anda tamamen çıplak olduğumu fark etmiştim.

Gerçekten aptaldım.

Chanyeol bana yaklaştı ve tepsiyi bacaklarımın üzerine çok nazik hareketlerle bıraktı, geri çekilmek yerine de alnıma bir öpücük bırakıp hemen yanıma oturuverdi. Şaşkınlıktan dilim tutulmuştu sanırım çünkü ağzımı açıp herhangi bir şey söylemek aklımın ucundan bile geçmiyordu. Bir ona, bir tepsiye bakıyordum ve tanrım, ah tanrım, öptüğü yer alev alev yanıyordu.

Moth - ChanBaek ✔Where stories live. Discover now