'Kan arıyorlar.'

52.6K 2K 195
                                    

Ona güveniyordum. Beni bırakmazdı. Kapı çaldı. Ay Tolga, tamamen unutmuşum.

'Merhaba prenses, işte kola.'

'Tolga geç içeri çabuk ye. Birazdan hastaneye gidicez!'

'Ne oldu? Yoksa Hazal mı bir şey oldu?'

Evet. Evet. Tolga Hazalı seviyordu. Ama Hazalın bundan haberi yok. Nasil desem. Hazal çok ayran gönüllü. Herkesi beğeniyor ama sevemiyor. Mesela Poyrazı da beğendi Rüzgarı da ama ikisinide sevmez. Ama Tolga tüm hayatını Hazal'a adadı. Bunu da sadece bana anlatmıştı. Hazal ise onu kankası olarak görüyordu. Tolgaya da koyan şey asıl buydu.

'Yok. Güneş merdivenden düşmüş.'

'Ee hadi gidelim o zaman?'

'Poyraz hadi.'

'Ben gelmiyorum.'

Masum bakışlarımı yolladım. Üzgün bakışlarımı. Gelmesini istiyorum.

'O bakışlar bana sökmez.'

'İyi gelmezsen, gelme pislik.'

'Sana mı sorcam ya. Geliyorum.'

'Gelme ya istemez.'

'Sen istemeyebilirsin ama hastanedeki kızlar beni görmek ister.' Dedi göz kırparak.

'Poyraz dikkat et!' Şaşırdı.

'Niçin?'

'Kapıdan çıkarken egon kırılmasın. O kadar büyük ki kapıdan geçmez.'

'Şakacı şey seni.'

'Şaka değildi.' Dedim göz kırparak. Tolga sıkıldı ki;

'Ee hadi gidelim.'

******

Hastaneye gittik. Girdiğimiz an... Hastane de kıyamet kopuyordu. Bulut, hastanede bağırıyordu. Neler oluyordu?

'Koca hastane de nasıl kan olmaz? Lanet olsun bulun o kanı!' diye bağırıyordu ve sanırım sinir krizi geçiyordu. İğne yaptılar ve bayıldı. Tolga hemşirenin yanına gitti.

'Hangi kan grubu?'

'0 rh (+). Zor bulunuyor ve hastane stoklarımızda kalmamış.'

'Benim de uymuyor.'

'Benim uyuyor.'

Dedim. Uyuyordu. Kandan korkan ben kan verebilir miydim?

'Hayır olmaz.' Dedi Poyraz.

'İhtiyacı var ama.'

'Bak Ömür, kötü olursun, vermiceksin.'

'Poyraz, kan arıyorlar.'

'Farkındayım. Ama o senin için verir miydi?'

Haklıydı. Vermezdi.

'Bazen iyilikler karşılık beklenmeden de yapılır.'

'Ömür hayır dedim.'

'Sana sorduğumu hatırlamıyorum.'

Diyerek hemşirenin yanına gittim. Beni bi odaya aldı ve bir form doldurttu. Ardından yatağa yattım ve kolumu uzattım. Başım dönüyordu, midem bulanıyordu.

'Evet başlıyoruz. Ama kendini kasma damarı bulamıyorum. Ve istersen diğer tarafa bak.'

Kapıya bakmaya başladım. İğne kolumdan girdiğini hissettiğim an gözlerimi kapadım. Diğer elimde sıcaklık hissettiğimde gözlerimi açtım. Poyraz elimi tutuyordu. Diğer elinde vişne suyu ve kek vardı.

'Belki kan şekerin düşer diye getirdim.'

Gülümsedim. Kendin zaten tatlısın. Şaka lan şaka. Şaka yaptım tatlı falan değil. Elimi tutuşu bana güven veriyordu.

'Bitti.' Dedi hemşire.

'Bu kadar az mı?'

'Valla 5 dakikadır alıyorum ama senin için zaman durmuş güzelim' dedi gülerek.

Haklıydı. Poyraz yanımdayken zaman duruyordu sanki. Poyraz anladı ki piç smile yaptı kereta.

'Sen burda dinlen ve bunları bitir. Ben Rüzgarın yanındayım.' Dedi.

Kafamı salladım ve odadan çıktı. Bana aldıklarını yedim. İyi gitti valla. Hastane kokusu baydı yemin ederim. Biraz hava almak için bahçeye çıktım.

Etrafta boş bank ararken Poyraz ve Rüzgarı gördüm. Poyraz kafasını ellerinin içine almış ve kollarını dizine dayamıştı. Rüzgar ise kızgındı ve ona bir şeyler anlatıyordu. Poyraz sinirlendi ve elini banka vurdu.

Acaba ne konuşuyorlardı?

*******

UMARIM BEĞENDİNİZ. YORUM VE OYLARINIZI BEKLİYORUM ^^

*Sizce Poyraz ve Rüzgar ne konuşuyordu?*

Arkadaşlar bölümlere kısa diyorsunuz isterseniz uzun yazabilirim ama 3-4 gün içinde paylaşırım. Bölümler kısa ama her gün paylaşmaya çalışıyorum karar sizin :Dd

Ev ArkadaşımWhere stories live. Discover now