11.Bölüm

20.3K 1.6K 139
                                    

Farsça da "hasbelkader" diye bir sözcük yer alır. Kader icabı demektir bu sözcük. Kaderden manasındadır. Kader de yazıldığı için oldu demektir. Söylenince insanın içine su serper... Bu neden böyle oldu sorusundan kaçmanın en güzel limanı. İmanın yaşadıklarımıza hayıflanmak yerine kaderdendir diyerek bir cevap vermemizi sağlar bu kelime. Sözlükte devam eder tanımına sonunda bir örnek verir der ki; Hasbelkader düştüm bu aşkın içine. Yazılanı yaşıyorum, nasibimde olan başıma geldi. Kaderimde olan istenildiği için geldi. Allah istediği için onu kalbime mimledi. Ve Allah istediği için o şuan sağımda oturmuş imamı dinliyoruz.

"Kabul ettin mi?" diye sordu imam. Talha huzurlu bir ses tonu ile cevap verdi:

"Kabul ettim."

"Kabul ettin mi?"

"Kabul ettim."

"Kabul ettin mi?"

"Kabul ettim."

En Sevgili'ye hadsiz, sonsuz ve hesapsız hamd olsun. Beni ona eş olarak nasip ettiği için. Allah'a arş-ı ala kadar şükürler olsun kalbimin zekatı onu sevmek olduğu, kalbime mimlenen Talha Bahremoğlu olduğu için. Rabbi Rahim adının zikredildiği büyüleyici bir maneviyat ortamında ben ve Talha imamın önünde oturmuş. Üçlenen soruya aynı cevapları verirken Bahadır ve Yavuz şahit olarak yanımızdaydılar. İnsanın kalbine ilmek ilmek işlenip işlendiği yerleri titreten Kur'an dualarının ardından aminler yüreklerce tasdik edilip avuçlar ile yüzlere sürüldü. İmam hayır duaları ederek yanımızdan ayrıldığında bakışlarımı yerden kaldırdım. Annemin gözleri nemliydi. Talha dün gece gelip onun ile konuştuktan sonra bir ey demeden odasına çekilmişti. Gece saat ilerlediğinde odama gelip usulca içeri girdiğinde uyanıktım hala. Uyuyorum sanıp saçlarımdan öpüp öyle ayrılmıştı yanımdan. Sabah ise gülümsemeye devam etse de yüzünde ki burukluk anlaşılıyordu. Talha onunla konuşmuştu ama ikna edebilmiş miydi beni sevdiğine emin değildim. Annemi rahatlatan bir şey varsa o da samimiyetle verdiği cevaplardı. Sırf bu yüzden dahi ona minnettardım. Halime abla hazırladığı gül şerbetlerini dağıtırken Leyla'nın ilk gün bana ikram ettiği zaman aklıma geldi, istemsiz bir gülümseme oluştu yüzümde. Kalbimi uykusundan uyandıran belki de o gül şerbetiydi diye düşünmeden edemedim.

"Yanakların al al olmuş gelin hanım,"

Bella'ya döndüğümde onun bana göz kırptığını gördüm. Gözlerimi devirdim. Anneme döndü bakışlarım Bella'nın söylediği şakaya vereceği tepkiyi bekledim ama gülmeye başlayınca bende ona katıldım. Ardından Leyla ve Halime abla da bize katıldı. O gülüşler hem bir hayır duasına hem de hayr olmuş bir olaya müteakipti. Mutlu olmuştum. Kalbimde bir kuşun kanat çırptığını hissettim. O kanat çırpışına denk bir ırmak akmaya başladı. Ilık bir meltem esti yurdumda. Subhanallah! Başlangıcı hayra dönüştüren Allah'a hamd olsun.

Yavuz'un salon kapısında bekleyip gülüşmemizi izlediğini gördüm. Bakışlarının muhatabını takip ederken anneme baktığını gördüğümde bir anlam veremedim. Genzini temizledi:

"Hanımlar, bölüyorum ama... Dildar teyze uçağını kaçıracaksın." dediğinde anneme baktım. Yarın gitmesini bekliyordum ama şimdiden gidecek miydi?

"Anne? Yarın gidersin sanıyordum." dedi. Bana bakıp gülümsedi:

"Zaten bir kez erteledik gözüm nuru. Dilruba'yı bir başına bıraktım. Hem iki üç güne döneceğim nasılsa."

İçimde ki burukluk tarif edilemez derecede arttı. Evelenip de hemen ardından gurbete gönderdiğim annem değil de çocuğumdu sanki. Şükür ki kısa bir ayrılık olacaktı. Çantamı aldığımda ne kadar gelmemem için ısrar etse de onu dinlemeyerek yolcu etmek için kapıdan çıktım. Talha'yı arabasının hemen başında gözünde güneş gözlüğü giydiği siyah takımın elbisenin içinde göz doldururken gördüm. Sabah bunu fark etmemiş miydim? Onun da bana baktığını hemen ardından da gülümsediğini gördüğümde utanarak başımı eğdim. Annem, Halime ablayla ve Leyla ile vedalaşmıştı. Bella'nın ağladığını gördüğümde gözümde ki yaşı tutmak için çabalıyordum.

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin