17.Bölüm

18.2K 1.3K 76
                                    

Gardırobumun kapağına astığım beyaz gelinliğe her baktığımda dalıp gidiyordum. Omuz detayları, hakim yakasının topladığı tülün ucunda duran küçük kristali... Omuzlarından başlayıp yaka kısmını da kaplayan dantel detayı... Beyaz satenin üzerinde dantelin bir tablo gibi çizilmiş deseni... Eski sahibinin ince belli olduğunu gösteren zarif bel detayı. Ustalık işi olduğu belli olan onlarca milimetrelik pilenin kabarttığı dantel uzun eteği. Daha önce hiçbir vitrinde ya da hiçbir katalogda böyle zarif bir gelinliğe rastlamamıştım. Eğer gerçekten asil ve masum bir gelinlik dikilmişse o şuan benim karşımda duruyor olmalıydı. Özellikle gözümü ondan alamayışımın sebebi ise Hazin hanımdı belki de... Elimde ki fotoğrafa kaydı bakışlarım. Ters çevirip tekrar arkasında ki tarihe baktım. "4 Haziran 1989 Hazin&Nuh" onca yılın üzerinden geçmesine rağmen nasıl olurda bir fotoğraf hiç yıllanmazdı. Eskimezdi. Hala kendine hayran bırakabilirdi.

Hazin hanımın da Nuh beyinde mutluluktan ölmek üzere olduğunu anlaşılıyordu fotoğrafa bakarken. İkisinin de bakışlarında ki saadeti görebiliyordum. Ona rağmen.. Hala ilk karısının gelinliğini onun resmi ile saklamasına rağmen... Ne olmuş da ayrılabilmişti Nuh bey Hazin hanımdan? Leyla'nın annesi hakkında söylediklerini anımsadım. İnci hanımdı belki de ikisini ayıran. Nasıl yapabilmişti? Çok sevmek bu demek miydi? Birbirini seven iki insanı karşılıksız duyguları adına ayırmak mıydı aşk? İçim titredi. İnci hanım şimdi bir kez daha gözümü korkutmuştu. Nuh bey için yaptıkları ve Talha'ya yapabilecekleri... Gözümü korkuttu. Aklıma üşüşen düşünceleri kovaladım hemen...

Keşke Hazin hanımla tanışabilseydim. Onun karşısında Talha'nın karısı olarak durabilseydim. Talha da Leyla da onu çok seviyordu. İkisinin de anlattığı bazı anılara bakacak olursam Hazin hanım İnci hanımdan kat be kat farklıydı. Büyük salonda ki resimde olan vakur edası dahi kendine hayran bırakabiliyordu. Şimdi elimde ki fotoğrafta o resimden daha genç ve daha mutlu dururken onu o mükemmel zarafet kokan gelinliğinin içinde kıskanmamak elde değildi. Saçlarını geride toplaması, kulağında salınan küçük inci küpe... Bir kadına en çok ne kadar yakışırsa o kadar yakışmıştı. Şimdi ise onun zarif anısı bana hediye olarak sunulmuştu. Onu giymem için. Tesettüre göre birkaç düzenleme yapılması gerekti. Bunun için yarın Bella'dan yardım istemeliydim. Ama daha da önemli olan Talha'nın tepkisi idi. Nasıl hissedecekti annesinin gelinliğini üzerimde gördüğünde? Ne düşünecekti? Yakışacak mıydı bana, Hazin Bahremoğlu kadar olmasa da? Beğenecek miydi Talha? Emin olamadım ama Nuh bey bana hediye olarak gönderdiyse hediyemin karşılığını vermeliydim. Ayrıca ona da güzel bir şekilde teşekkür etmeliydim. Belki de bir hediye ile karşılık verirdim. Bu kadar anlamlı bir hediyenin nasıl bir karşılığı bulunacaksa tabi.

Saate baktım. Öğleyi geçiyordu. Kaç saattir kendi başıma oturmuş gelinliğe boş boş bakıyor düşünce üstüne düşünce yığıyordum içime. Ayağa kalktım. Hemen çekmeceden şalımı çıkardım. Annem ve abim eksikler için alışverişe çıkmışlardı Aslı da salonda uzanıyordu. Merdivenleri koşar adım indim. Aslı çıkan gürültüden doğrulup bana baktı:

"Feza, nereye?"

"Benim küçük bir işim var da, annemler gelmeden dönerim olur mu?"

"Ne işi? Talha'nın yanına mı?" sorduğu soruya sırıtırken dudaklarımı ısırıp masumca baktım. Aslı cevabını alarak eski pozisyonuna geri döndü: "Çok bile dayandın. Keyfine bak Onur'u ben hallederim."

Hızla yanına gidip yanağından öptüm ve çantamı alıp evden çıktım. Talha'yı aradım elbette ki açmadı. Durağa kadar yürüyüp taksiye bindim. Onu görme arzusu içinde yolda yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamazken bir yandan ona gitme nedenlerim ile ilgili birkaç bahaneyi aklımın bir kenarlarına not ettim. Gerektiğinden de fazla bir yol mesafesinden sonra nihayet cam bir sarayı andıran şirkete vardım. Uzun zaman önce ilk kez geldiğimde düştüğüm hayranlık aklıma geldiğinde gülümsemeden edemedim. Nuh Grup yazan devasa tabelanın yanından geçip kapıdan içeri girdiğimde o ilk kez gördüğüm suratsız sekreteri tekrar masasında gördüm. Yanına yaklaştığımda başını kaldırıp bana baktı. Gülümsedim.

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin