18.Bölüm - 2

18.8K 1.2K 192
                                    

Beni bırakıp eve doğru yürümeye başladığında olduğum yerde bir milim dahi kımıldayamamıştım. Birini öldürmek fikri onun yaşamına son vermek fikri tüyler ürperticiydi. Özellikle de bunu Talha'dan duymak. Şaşırmamıştım buna. Yavuz'un sahilde Talha ile ilk karşılaştıklarında onu kurtarmak için birini vurduğunu söylediği o günü anımsadım. Talha ile karşılıklı silahlar çekilmişti ve biri ölmüştü. Yavuz 'ben vurdum' demişti. O an Talha'nın adamı vurduğundan emindim. Ama sonra ne zaman aklıma gelse bu düşüncede Yavuz'a inanmaya karar vermiş ve Talha'yı kara şövalyeden beyaz atlı prense çevirmiştim. Lakin az önce Talha birini öldürdüğünü ima ettiğinde yüzüme soğuk su fırtılmışçasına kendime gelmiştim. Gözümde ki pembe lensler çıkmıştı. Talha'nın daha önce birini öldürmüş olma ihtimali içimde bir şey kopardı. Bu düşünceden kaçarken aslında buna inanmak istemediğimi fark ettim. Ve Talha birini öldürmüş olsa dahi onun benim gözümde kötü olmadığını gördüm. Gerçek sevgi maşuka asla toz kondurmuyordu. Onun aksi bir davranışını göz ardı ettiriyor, yanlışını görmezden geldiriyor ve bir katil olsa dahi onu gözünde kötü biri yapmıyordu. Sevgi öyle bir kalıptı ki Talha ile katil kelimesini yan yana koyduğumda dahi ona olan sevgim değil eksilmek yerinden bile kımıldamıyordu. Aşkın gözünün kör olduğunu söylerlerken benim şu içinde bulunduğum durumu kastediyor olmalıydılar. Onun kötü biri olmadığına yürekten inanıyordum lakin sevdiği birinin ölümüne sebep olacak birini öldüreceğini söylemesi onu gözümde doğru bir şey yapmış gibi gösteremiyordu yine de. Pişman mıydı? Yaptığının yanlış olduğunu kabul ediyor muydu? ve sadece bir kişiyi mi öldürmüştü? Son soru içimde kaya gibi duran o duyguya bir balyoz olarak indi. Bir endişe gelip ağacımın altında yanımda taht kurdu. Korktum ve üzüldüm. Gerekirse benim için birini öldürebileceğini söylüyordu. Beni sevdiği için mi? Çok sevdiği için mi? Bunun hastalıklı bir düşünce olduğunu fark ettim. Beni her ne kadar seviyor olsa da birini öldürecek kadar sevmiyordu. Sevmemeliydi. Benim için birini öldüremezdi. Kendimi onun yerine koydum. Onu çok seviyordum. Belki onun beni sevdiğini düşündüğü o gerçeklikten daha da çok. Sevgi ölçütlenemezdi biliyordum ama eğer ki bir ölçü verilmesine izin varsa benim sevgimin yanında onun ki sadece bir avuca sığabilirdi. Ve bu denli sevebilen ben onun için birini öldürmezdim. Öldüremezdim. Buna içimden emin olarak cevap verdim. O kadar emin olmuştum ki bir an bu düşünceden korktum. İçimden bir istiğfar çektim. Allah'a sığındım. Diledim ki öyle bir imtihana tabi kalmayalım. Ben yahut Talha... Bunu onunla konuşmaya karar verdim. Beni öldürmek için peşimde olan biri varsa dahi Talha onu öldüremezdi. Katil olamazdı. Birini öldürmek dışında her şey olabilirdi. Ama Talha tekrar birini öldüremezdi.

Mutfakta akşam yemeğini hazırlarken Talha sessizce bilgisayarın başında çok önemli şirket işleri ile uğraşıyordu. Gözaltından bakışlarının bana kaydığını beni seyrettiğini anlayabiliyordum. Konuşmuyordu yine benimle. BU defa ki zorunlu bir susmak gibiydi. Son konuşmamızdan bu yana yüz ifadesi ise eğer ona tek bir şey daha sorarsam üstüme öfke ile geleceğini söylüyordu. Onu anlamadığımı düşündüğüne ise emindim. Bunun için kızgındı bana. Benim ona kızgın olmamaı göremediğini de biliyordum. Bunun için bende sessizdim.

Yemekler hazır olduğunda masayı hazırladım. Salatayı kasesini masaya koyduğumda durup ona baktım. Beni görmüyor gibiydi önünde ki bilgisayara dalmış bir şeyler okuyordu. Sağ eli boynunda asılı kalmış ekrana doğru eğilmiş tüm dikkatini toplamıştı. Su ısıtıcısının düğmesine basıp beklemeye başladım. Su çok geçmeden kaynadı. İki kupadan birine kendim için sallama çay diğerine daha önce burada içtiğim dağ çayından ekledim. Talha'nın sıhhatinde bir kırgınlık vardı üşütme arefesindeydi ve hasta olmaması için önce çayı içirip yemekten sonra ona ilaç verme niyetindeydim. Isıtıcıyı yerinden kaldırdığım an aklımda onunla konuşacağım cümleleri sıraya koyuyordum. Ki ilk kupayı doldururken ağzına kadar sıcak su dolu metal ısıtıcıyı dengeleyemedim ve sıcak su döküldü. Küçük bir çığlıkla geri sıçradım. Metal ısıtıcı yere düştüğünde bir gürültü çıktı. Sıcak suyun etrafa yayılması ile yerde yayılan suyun buharı havalandı. Talha çoktan ayağa kalkmış yanıma gelip iyi olup olmadığımı kontrol ediyordu.

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin