11.Bölüm - 2

20.1K 1.5K 150
                                    

Kaç dakika geçti bilmiyorum öyle ce odanın ortasında durmuş biraz önce olanın gerçek mi hayal mi olduğunu tartıp biçerken. Talha'nın bana ilk sarılışı, ilk öpüşüydü. Değeri bende dünyanın en nadide elmaslarından bile fazla iken Talha için bir yakalanmama korkusundan ibaretti. Bu his heyecanımın üstüne bir taş gibi oturduğunda üzüldükçe üzüldüm. Lakin onun bana –karısına- olan bu davranışının üzüntüme baskın gelmesi ise çok sürmedi. Şalıma değen dudaklarını hissettiğimi anımsadığımda heyecanım katlandı ve istemsiz yüzümü bir gülümseme kapladı. Yavaş adımlarla yatağa oturdum, gümbürdeyen kalbimin sakinleşmesini bekledim. Mutlu olmuştum. Aşkın başka bir boyutunun adıydı. Anladım. O beni sevmek zorunda değildi elbette ama güzel davranmak zorundaydı. Ona olan sevgimi bilmese dahi ruhunun elverdiğince bana güzel davranmak zorundaydı. Çünkü ancak bu güzellikler beni ona ait yapabilirdi, yanında tutabilirdi.

. . .

Sabah ezanı ile gözümü açtığımda yarı aydınlık odada nerede olduğumun farkına varır varmaz ayaklandım. Gözüm odayı tararken koltukta uyuyakalmış Talha'da durdu. Yatağın hemen çaprazında duran tekli koltukta oturmuş elini destek yaparak başını yaslamış. Ayaklarını önünde ki masaya uzatarak üst üste atmış. Kıyafetlerini değiştirme zahmetine bile girmemiş beyaz gömleğini çıkarmaya niyetlenmiş gibi ön düğmelerinden bir kaçını açmış ama sonra vazgeçip bırakmış gibi... Kayıtsız bir şekilde uyuyor. Kımıldamadan birkaç saniye onu seyrettim. Uyuyan Talha bu şekilde görünüyordu. Öfkeli değil, endişeli değil ama masum da değil. Her an uyanıp birinin kafasına sıkacakmış gibi bir hali vardı. Uykuya dayanmaya çalışırken yenilmiş gibiydi. Sonunda Talha'yı seyretmeyi bırakıp ilk olarak ayaklanıp abdest aldım. Sessizce odadan çıkıp kimsenin olmadığı salonda namazımı kıldım. Uzun uzun duamı ettikten sonra uyuyan eşyalar, ev ve ev halkının uyanma vaktine çok olduğu için tekrar odama döndüm. Talha hala aynı pozisyondaydı. Uyumalı mıyım diye içimden geçirip dururken hemen yatağın kenarına bırakılmış ince battaniyeye gözüme iliştiğinde. Talha'ya baktım ve elime alıp alıp usulca üzerine örttüm. Sanki uyanıkmış gibi çok dikkat ettiğimi gördüğümde içimden kendime güldüm. Yatağa oturup Talha'yı seyretmeye başladım. Nedenler, niçinler, sebepler, sonuçlar aklıma birer dolu tanesi gibi yağmaya başlamıştı ki tekrar uykuya daldım.

"Feza!" derinlerden bir yerlerden gelen adımın seslenilişi bilicimi yerine getirmek istiyormuşçasına yankılanıyordu zihnimde. Birkaç kez daha tekrarlandı ismim. Adım mıydı kast yoksa şuan içinde bulunduğum uzay mı bilemeden birden altımdan yer çekilmiş gibi baş aşağı düştüğümde sıçrayarak uyandım. Neler oluyor diye etrafıma bakınırken Talha'yı elinde yastık ile başımdan beklerken buldum. Bana olan bakışları hiç de şefkat dolu değildi. Ki ne yaptığını anladığımda ona sinirle gülerek sordum:

"Nasıl bir uyandırma şekli bu? Yastığı kafamın altından çekmek yerine farklı bir metot deneseydin ya." yastığı yatağın üstüne attı ve kollarını birleştirdi.

"Herhalde seslendik. Ama ne rüyalar gördüysen uyanamadın. Bende bağıramayacağıma göre en hızlı uyandırma yöntemi buydu."

Ona inanmayan gözlerle baktım. Duş almış üzerini değiştirmişti hayret bugün takım elbise giymemişti. Giydiği siyah kazağın içinde fiziğinin daha iyi görünmesinin aklımı kurcalamamasının tek sebebi yüzünde ifade idi. Tek kaşı havada ne zaman kalkmayı düşünüyorsun diyerek bakması bende ki tüm romantizmi gerilere itmeye yetmişti. Cidden bu adam benim kocam mıydı? Daha evleneli bir gün olmamışken şuan bana sinirle bakmanın yerine bu yüz sevgi ve mutluluk dolu olmamalı mıydı? Normalde mi? Hadi ama Feza, neyden söz ediyorsun? Talha'nın bakışlarına daha fazla maruz kalmadan üstümde ki battaniyeyi itip ayaklarımı sarkıttım. Sabah battaniye örtmemiştim ki... Aynı zamanda kendi kendime de söyleniyordum.

MİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin